Translation meaning & definition of the word "fed" into Turkish language

noun

1. Any federal law-enforcement officer

synonym:
• Federal
,
• Fed
,
• federal official

1. Herhangi bir federal kanun uygulayıcı memur

eşanlamlı:
• Federal
,
• Feed
,
• federal görevli

2. The central bank of the united states

• Incorporates 12 federal reserve branch banks and all national banks and state-chartered commercial banks and some trust companies

• "The fed seeks to control the united states economy by raising and lowering short-term interest rates and the money supply"

synonym:
• Federal Reserve System
,
• Federal Reserve
,
• Fed
,
• FRS

2. Amerika birleşik devletleri merkez bankası

• 12 federal rezerv şubesi bankasını ve tüm ulusal bankaları ve devlet tarafından kiralanan ticari bankaları ve bazı güven şirketlerini içermektedir

• "Fed, kısa vadeli faiz oranlarını ve para arzını yükselterek ve düşürerek amerika birleşik devletleri ekonomisini kontrol etmeye çalışıyor"

eşanlamlı:
• Federal Rezerv Sistemi
,
• Federal Rezerv
,
• Feed
,
• FRS

Examples of using

The dog will need to be fed once a day.

Köpeğin günde bir kez beslenilmeye ihtiyacı olacak.

I'm fed up with Tom's silly antics.

Tom'un aptalca tuhaflıklarından bıktım.

I'm fed up with all of Tom's complaints.

Tom'un şikayetlerinin hepsinden bıktım.

Tom fed the dog.

Tom köpeği besledi.

Tom fed the pigs.

Tom, domuzları besledi.

Tom fed the goats.

Tom keçileri besledi.

We fed ourselves.

Kendimizi besledik.

I'm fed up with it.

Bıktım bundan!

We just fed the baby.

Bebeği az önce besledik.

Yaakov fed the sheep.

Yaakov koyunları besledi.

I'm fed up with him.

Ondan bıktım.

Tom fed the neighbor's cat while they were away.

Tom onlar uzaktayken komşunun kedisini besledi.

Tom was fed up with waiting for Mary.

Tom Mary'yi beklemekten bıkmıştı.

Tom is fed up with Mary.

Tom Mary'den usanmış.

Tom fed his dog table scraps.

Tom köpeğini masa kırıntılarıyla besledi.

Tom says that he's fed up with this hot weather.

Tom bu sıcak havadan usandığını söylüyor.

Pavlov rang a bell just before he fed his dogs.

Pavlov köpeklerini beslemeden hemen önce zil çalardı.

Pavlov rang a bell whenever he fed his dogs.

Pavlov köpeklerini her ne zaman beslese zil çaldı.

He listened to the news on the radio as he fed his dog.

O, köpeğini beslerken, radyoda haber dinledi.

He usually fed his dog cheap dog food.

O genellikle köpeğini ucuz köpek maması ile besler.