Translation meaning & definition of the word "fear" into Turkish language
Türk diline "korku" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Fear
[Korku]noun
1. An emotion experienced in anticipation of some specific pain or danger (usually accompanied by a desire to flee or fight)
- synonym:
- fear ,
- fearfulness ,
- fright
1. Belirli bir acı veya tehlike beklentisiyle yaşanan bir duygu (genellikle kaçmak veya savaşmak arzusu eşlik eder)
- eşanlamlı:
- korku ,
- korkutmak
2. An anxious feeling
- "Care had aged him"
- "They hushed it up out of fear of public reaction"
- synonym:
- concern ,
- care ,
- fear
2. Kaygılı bir his
- "Bakım onu yaşlandırmıştı"
- "Halkın tepkisi korkusuyla onu susturdular"
- eşanlamlı:
- endişe ,
- bakım ,
- korku
3. A feeling of profound respect for someone or something
- "The fear of god"
- "The chinese reverence for the dead"
- "The french treat food with gentle reverence"
- "His respect for the law bordered on veneration"
- synonym:
- fear ,
- reverence ,
- awe ,
- veneration
3. Birine ya da bir şeye derin bir saygı duyulması
- "Tanrı korkusu"
- "Ölüler için çin hürmeti"
- "Fransızlar yiyeceklere nazik bir saygıyla davranır"
- "Kanuna olan saygısı hürmetle sınırlandı"
- eşanlamlı:
- korku ,
- hürmet ,
- aw
verb
1. Be afraid or feel anxious or apprehensive about a possible or probable situation or event
- "I fear she might get aggressive"
- synonym:
- fear
1. Olası veya olası bir durum veya olay hakkında korkmak veya endişeli veya endişeli hissetmek
- "Korkarım saldırganlaşabilir"
- eşanlamlı:
- korku
2. Be afraid or scared of
- Be frightened of
- "I fear the winters in moscow"
- "We should not fear the communists!"
- synonym:
- fear ,
- dread
2. Korkun veya korkun
- Korkmak
- "Moskova'daki kışlardan korkuyorum"
- "Komünistlerden korkmamalıyız!"
- eşanlamlı:
- korku
3. Be sorry
- Used to introduce an unpleasant statement
- "I fear i won't make it to your wedding party"
- synonym:
- fear
3. Pişman olmak
- Hoş olmayan bir ifadeyi tanıtmak için kullanılır
- "Korkarım düğün partine gelemeyeceğim"
- eşanlamlı:
- korku
4. Be uneasy or apprehensive about
- "I fear the results of the final exams"
- synonym:
- fear
4. Huzursuz olun veya endişelenin
- "Final sınavlarının sonuçlarından korkuyorum"
- eşanlamlı:
- korku
5. Regard with feelings of respect and reverence
- Consider hallowed or exalted or be in awe of
- "Fear god as your father"
- "We venerate genius"
- synonym:
- reverence ,
- fear ,
- revere ,
- venerate
5. Saygı ve saygı duygularıyla ilgilenin
- Kutsal veya yüceltilmiş düşünün ya da hayran olun
- "Baban gibi tanrıdan kork"
- "Dehaya saygı duyuyoruz"
- eşanlamlı:
- hürmet ,
- korku ,
- kutsamak ,
- tapmak