Translation meaning & definition of the word "familiar" into Turkish language
Türk diline "tanıdık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Familiar
[Tanıdık]noun
1. A person attached to the household of a high official (as a pope or bishop) who renders service in return for support
- synonym:
- familiar
1. Destek karşılığında hizmet veren yüksek bir memurun (papa veya piskopos olarak) hanesine bağlı bir kişi
- eşanlamlı:
- tanıdık
2. A friend who is frequently in the company of another
- "Drinking companions"
- "Comrades in arms"
- synonym:
- companion ,
- comrade ,
- fellow ,
- familiar ,
- associate
2. Sık sık bir başkasının yanında olan bir arkadaş
- "Içki arkadaşları"
- "Silahlı yoldaşlar"
- eşanlamlı:
- yoldaş ,
- tanıdık ,
- ortak
3. A spirit (usually in animal form) that acts as an assistant to a witch or wizard
- synonym:
- familiar ,
- familiar spirit
3. Bir cadıya veya büyücüye asistanlık yapan bir ruh (genellikle hayvan formunda)
- eşanlamlı:
- tanıdık ,
- tanıdık ruh
adjective
1. Well known or easily recognized
- "A familiar figure"
- "Familiar songs"
- "Familiar guests"
- synonym:
- familiar
1. İyi bilinen veya kolayca tanınan
- "Tanıdık bir figür"
- "Tanıdık şarkılar"
- "Tanıdık konuklar"
- eşanlamlı:
- tanıdık
2. Within normal everyday experience
- Common and ordinary
- Not strange
- "Familiar ordinary objects found in every home"
- "A familiar everyday scene"
- "A familiar excuse"
- "A day like any other filled with familiar duties and experiences"
- synonym:
- familiar
2. Normal günlük deneyim içinde
- Sıradan ve sıradan
- Garip değil
- "Her evde bulunan tanıdık sıradan nesneler"
- "Tanıdık bir günlük sahne"
- "Tanıdık bir bahane"
- "Bilinen görev ve deneyimlerle dolu herkes gibi bir gün"
- eşanlamlı:
- tanıdık
3. (usually followed by `with') well informed about or knowing thoroughly
- "Conversant with business trends"
- "Familiar with the complex machinery"
- "He was familiar with those roads"
- synonym:
- conversant(p) ,
- familiar(p)
3. (genellikle `with' tarafından takip edilir) hakkında iyi bilgilendirilir veya iyice bilir
- "İş trendlerine aykırı"
- "Karmaşık makinelere aşina"
- "O yollara aşinaydı"
- eşanlamlı:
- konuşmacı(p) ,
- tanıdık(p)
4. Having mutual interests or affections
- Of established friendship
- "On familiar terms"
- "Pretending she is on an intimate footing with those she slanders"
- synonym:
- familiar ,
- intimate
4. Karşılıklı çıkarlara veya sevgilere sahip olmak
- Kurulan dostluk ile
- "Bilinen terimlerle"
- "İftira ettiği kişilerle samimi bir temelde olduğunu düşünmek"
- eşanlamlı:
- tanıdık ,
- samimi