Translation meaning & definition of the word "faith" into Turkish language

noun

1. A strong belief in a supernatural power or powers that control human destiny

• "He lost his faith but not his morality"

synonym:
• religion
,
• faith
,
• religious belief

1. Doğaüstü bir güce veya insan kaderini kontrol eden güçlere güçlü bir inanç

• "İnancını kaybetti ama ahlakını kaybetmedi"

eşanlamlı:
• din
,
• inanç

2. Complete confidence in a person or plan etc

• "He cherished the faith of a good woman"

• "The doctor-patient relationship is based on trust"

synonym:
• faith
,
• trust

2. Bir kişiye veya plana olan güvenin tam olması vb

• "İyi bir kadının inancına değer verdi"

• "Doktor-hasta ilişkisi güvene dayanır"

eşanlamlı:
• inanç
,
• güven

3. An institution to express belief in a divine power

• "He was raised in the baptist religion"

• "A member of his own faith contradicted him"

synonym:
• religion
,
• faith
,
• organized religion

3. İlahi bir güce olan inancı ifade eden bir kurum

• "Baptist dininde yetişti"

• "Kendi inancının bir üyesi onunla çelişiyordu"

eşanlamlı:
• din
,
• inanç
,
• örgütlü din

4. Loyalty or allegiance to a cause or a person

• "Keep the faith"

• "They broke faith with their investors"

synonym:
• faith

4. Bir nedene veya kişiye sadakat veya bağlılık

• "İnancını koru" dır"

• "Yatırımcılarıyla inançlarını kırdılar"

eşanlamlı:
• inanç

Examples of using

Never lose the faith in yourself... You can do everything you wanna do.

İçinizdeki inancı asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

Never lose the faith in yourself... You can do everything you wanna do.

Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

I have complete faith in you.

Sana inancım tam.

I have complete faith in Tom.

Tom'a tam bir inancım var.

Tom is a faith healer.

Tom bir inanç şifacısı.

I have lost faith in that doctor.

O doktora inancımı kaybettim.

Tom has complete faith in Mary.

Tom Mary'ye tamamen sadıktı.

People lost faith in banks.

İnsanlar bankalara güvenini kaybettiler.

They lost faith in the existing system.

Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.

Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

I have faith in you.

Sana güveniyorum.

We must have faith in the president.

Başkana inanmalıyız.

He is a man of faith.

O bir inanç insanıdır.

He will not steal my money; I have faith in him.

O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.

He has lost faith in the doctor.

O, doktora olan inancını kaybetti.

All the members but me have faith in what he says.

Benden başka bütün üyelerin onun söylediğine inancı vardı.

I don't have much faith in his ability.

Onun yeteneğine çok inancım yok.

I have complete faith in my doctor.

Doktoruma tam bir inancım var.