Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "fade" into Turkish language

Türk diline "fade" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Fade

[Karartmak]
/fed/

noun

1. A golf shot that curves to the right for a right-handed golfer

  • "He took lessons to cure his slicing"
    synonym:
  • slice
  • ,
  • fade
  • ,
  • slicing

1. Sağ elini kullanan bir golfçü için sağa doğru kıvrılan bir golf şutu

  • "Dilimlemesini iyileştirmek için dersler aldı"
    eşanlamlı:
  • kesmek
  • ,
  • karartmak
  • ,
  • dilimleme

2. Gradually ceasing to be visible

    synonym:
  • fade
  • ,
  • disappearance

2. Yavaş yavaş görünür olmaktan çıkıyor

    eşanlamlı:
  • karartmak
  • ,
  • kaybolma

verb

1. Become less clearly visible or distinguishable

  • Disappear gradually or seemingly
  • "The scene begins to fade"
  • "The tree trunks are melting into the forest at dusk"
    synonym:
  • fade
  • ,
  • melt

1. Daha az görünür veya ayırt edilebilir hale gelir

  • Yavaş yavaş veya görünüşte kaybolmak
  • "Sahne solmaya başlar"
  • "Ağaç gövdeleri alacakaranlıkta ormana eriyor"
    eşanlamlı:
  • karartmak
  • ,
  • eritmek

2. Lose freshness, vigor, or vitality

  • "Her bloom was fading"
    synonym:
  • fade
  • ,
  • wither

2. Tazeliğini, canlılığını veya canlılığını kaybetmek

  • "Bloom soluyordu"
    eşanlamlı:
  • karartmak
  • ,
  • solmak

3. Disappear gradually

  • "The pain eventually passed off"
    synonym:
  • evanesce
  • ,
  • fade
  • ,
  • blow over
  • ,
  • pass off
  • ,
  • fleet
  • ,
  • pass

3. Yavaş yavaş kaybolmak

  • "Acı sonunda geçti"
    eşanlamlı:
  • silinmek
  • ,
  • karartmak
  • ,
  • patlamak
  • ,
  • geçmek
  • ,
  • filo

4. Become feeble

  • "The prisoner has be languishing for years in the dungeon"
    synonym:
  • languish
  • ,
  • fade

4. Zayıf olmak

  • "Suçlu zindanda yıllarca çürüyor"
    eşanlamlı:
  • cansızlaşmak
  • ,
  • karartmak

Examples of using

The color won't fade.
Rengi solmaz.
Flowers soon fade when they have been cut.
Çiçekler koparıldıktan sonra solarlar.