Tom came close to losing an eye.
Tom bir gözünü kaybetmeye yaklaştı.
Tom was very aware that every eye in the room was on him.
Tom odadaki her gözün onun üzerinde olduğunun çok farkındaydı.
There's something in my eye.
Gözümde bir şey var.
I have a black eye.
Gözüm morarmış.
I have a black eye.
Gözüm morarmış.
I opened one eye.
Bir gözümü açtım.
I've been keeping an eye on you.
Sana göz kulak oluyordum.
I always keep an eye on Tom.
Ben her zaman Tom'a göz kulak olurum.
Keep an eye on Tom.
Tom'a göz kulak ol.
I have a black eye.
Gözüm morarmış.
This is an eye.
Bu bir göz.
Tom has a black eye.
Tom'un mor bir gözü var.
Keep your eye on him.
Gözün onun üzerinde olsun.
Keep an eye on him.
Ona göz kulak ol.
Tom and Mary no longer see eye to eye.
Tom ve Mary artık aynı fikirde değiller.
Tom and Mary see eye to eye on this.
Tom ve Mary bu konuda aynı fikirde.
Tom looked Mary in the eye.
Tom Mary'nin gözünün içine baktı.
Tom maintained eye contact with Mary.
Tom Mary ile göz temasını sürdürdü.
Why is your eye red?
Gözün neden kırmızı?
Tom asked Mary to keep an eye on John.
Tom Mary'den John'a göz kulak olmasını istedi.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.