Translation meaning & definition of the word "extreme" into Turkish language
Türk diline "aşırı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Extreme
[Aşırı]/ɛkstrim/
noun
1. The furthest or highest degree of something
- "He carried it to extremes"
- synonym:
- extreme
1. Bir şeyin en yüksek veya en yüksek derecesi
- "Bunu aşırı uçlara taşıdı"
- eşanlamlı:
- aşırı
2. The point located farthest from the middle of something
- synonym:
- extreme point ,
- extreme ,
- extremum
2. Bir şeyin ortasından en uzaktaki nokta
- eşanlamlı:
- aşırı nokta ,
- aşırı
adjective
1. Of the greatest possible degree or extent or intensity
- "Extreme cold"
- "Extreme caution"
- "Extreme pleasure"
- "Utmost contempt"
- "To the utmost degree"
- "In the uttermost distress"
- synonym:
- extreme ,
- utmost(a) ,
- uttermost(a)
1. Mümkün olan en yüksek derece, derece veya yoğunluk
- "Aşırı soğuk"
- "Aşırı dikkat"
- "Aşırı zevk"
- "En aşağılayıcı"
- "En üst seviyeye kadar"
- "En büyük sıkıntı içinde"
- eşanlamlı:
- aşırı ,
- en yüksek(a) ,
- circumart(a)
2. Far beyond a norm in quantity or amount or degree
- To an utmost degree
- "An extreme example"
- "Extreme temperatures"
- "Extreme danger"
- synonym:
- extreme
2. Miktar, miktar veya derece olarak bir normun çok ötesinde
- Son derece
- "Aşırı bir örnek"
- "Aşırı sıcaklıklar"
- "Aşırı tehlike"
- eşanlamlı:
- aşırı
3. Beyond a norm in views or actions
- "An extreme conservative"
- "An extreme liberal"
- "Extreme views on integration"
- "Extreme opinions"
- synonym:
- extreme
3. Görüşlerde veya eylemlerde bir normun ötesinde
- "Aşırı muhafazakar biri"
- "Aşırı liberal"
- "Entegrasyon konusunda aşırı görüşler"
- "Aşırı görüşler"
- eşanlamlı:
- aşırı
4. Most distant in any direction
- "The extreme edge of town"
- synonym:
- extreme
4. Herhangi bir yönde en uzak
- "Kasabanın aşırı kenarı"
- eşanlamlı:
- aşırı
Examples of using
Tom is in extreme pain.
Tom aşırı acı içinde.
This is extreme.
Bu aşırı.
It's an extreme case.
Bu aşırı bir durum.