Translation meaning & definition of the word "export" into Turkish language

noun

1. Commodities (goods or services) sold to a foreign country

synonym:
• export
,
• exportation

1. Yabancı bir ülkeye satılan mallar (mallar veya hizmetler)

eşanlamlı:
• ihracat

verb

1. Sell or transfer abroad

• "We export less than we import and have a negative trade balance"

synonym:
• export

1. Yurtdışına satış veya transfer

• "İthalat ettiğimizden daha az ihracat yapıyoruz ve negatif bir ticaret dengesine sahibiz"

eşanlamlı:
• ihracat

2. Transfer (electronic data) out of a database or document in a format that can be used by other programs

synonym:
• export

2. Başka programlar tarafından kullanılabilecek bir formatta bir veritabanı veya belgeden aktarma (elektronik veriler)

eşanlamlı:
• ihracat

3. Cause to spread in another part of the world

• "The russians exported marxism to africa"

synonym:
• export

3. Dünyanın başka bir yerinde yayılmak

• "Ruslar marksizmi afrika'ya ihraç ettiler"

eşanlamlı:
• ihracat

Examples of using

The export of arms was not allowed.

Silah ihracatına izin verilmedi.

The export of arms was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

Tom couldn't figure out how to export JPEG files.

Tom JPEG dosyalarını nasıl dışa aktaracağını çözemedi.

Tom couldn't figure out how to export JPEG files.

Tom JPEG dosyaları nasıl ihraç edeceğini bulamadı.

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.

İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

They continued to export goods secretly.

Malları gizlice ihraç etmeye devam ettiler.

They continued to export goods secretly.

Gizliden mal ihraç etmeye devam ettiler.

Weapons export was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

Arms export was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

They export grain to many countries.

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.

What would you like to export?

Ne ihraç etmek istiyorsunuz?

Jeans are a popular clothing export.

Kot pantolonlar popüler bir giyim ihracatıdır.

The strengthening of competitiveness on export markets is an urgent need.

İhracat pazarlarında rekabet gücünün güçlendirilmesi acil bir ihtiyaçtır.

The export business isn't doing well.

İhracaat işi iyi gitmiyor.

The export business isn't doing well.

İhracat işi iyi yapılmıyor.

The export of weapons was prohibited.

Silah ihracatı yasaklanmıştı.

The export of weapons was prohibited.

Silahların ihracatı yasaklandı.

I hope to be engaged in the export business after graduating from college.

Üniversiteden mezun olduktan sonra ihracat işiyle ilgilenmeyi umuyorum.

The strong yen is acting against Japan's export industry.

Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.