Translation meaning & definition of the word "existent" into Turkish language
Türk diline "var" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Existent
[Mevcut]/ɛgzɪstənt/
adjective
1. Having existence or being or actuality
- "An attempt to refine the existent machinery to make it more efficient"
- "Much of the beluga caviar existing in the world is found in the soviet union and iran"
- synonym:
- existent ,
- existing
1. Var olmak, var olmak veya gerçek olmak
- "Mevcut makineleri daha verimli hale getirmek için rafine etme girişimi"
- "Dünyada var olan beluga havyarının çoğu sovyetler birliği ve i̇ran'da bulunur"
- eşanlamlı:
- var olan ,
- mevcut
2. Being or occurring in fact or actuality
- Having verified existence
- Not illusory
- "Real objects"
- "Real people
- Not ghosts"
- "A film based on real life"
- "A real illness"
- "Real humility"
- "Life is real! life is earnest!"- longfellow
- synonym:
- real ,
- existent
2. Olmak ya da gerçekte olmak ya da gerçekleşmek
- Varlığını doğrulamış olmak
- Hayali değil
- "Gerçek nesneler"
- "Gerçek insanlar
- Hayalet değil"
- "Gerçek hayata dayalı bir film"
- "Gerçek bir hastalık"
- "Gerçek alçakgönüllülük"
- "Hayat gerçektir! hayat ciddidir!"- uzun dostum
- eşanlamlı:
- real ,
- var olan
3. Presently existing in fact and not merely potential or possible
- "The predicted temperature and the actual temperature were markedly different"
- "Actual and imagined conditions"
- synonym:
- actual ,
- existent
3. Şu anda sadece potansiyel ya da mümkün değil, gerçekte var olmak
- "Tahmini sıcaklık ve gerçek sıcaklık belirgin şekilde farklıydı"
- "Gerçek ve hayal edilen koşullar"
- eşanlamlı:
- gerçek ,
- var olan