Translation meaning & definition of the word "existence" into Turkish language

noun

1. The state or fact of existing

• "A point of view gradually coming into being"

• "Laws in existence for centuries"

synonym:
• being
,
• beingness
,
• existence

1. Mevcut durum veya gerçek

• "Bir bakış açısı yavaş yavaş ortaya çıkıyor"

• "Yüzyıllardır var olan kanunlar"

eşanlamlı:
• oluş
,
• varlık

2. Everything that exists anywhere

• "They study the evolution of the universe"

• "The biggest tree in existence"

synonym:
• universe
,
• existence
,
• creation
,
• world
,
• cosmos
,
• macrocosm

2. Her yerde var olan her şey

• "Evrenin evrimini inceliyorlar"

• "Var olan en büyük ağaç"

eşanlamlı:
• evren
,
• varlık
,
• yaradılış
,
• dünya
,
• kozmos
,
• kâinat

Examples of using

Do you believe in the existence of ghosts?

Hayaletlerin varlığına inanıyor musunuz?

Everyone who works has the right to just and favourable remuneration ensuring for himself and his family an existence worthy of human dignity, and supplemented, if necessary, by other means of social protection.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

He believes in the existence of ghosts.

Hayaletlerin varlığına inanıyor.

The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.

Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.

The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.

Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.

I do not believe in the existence of God.

Allahın'ın varlığına inanmıyorum.

We believe in the existence of God.

Biz Allah'ın varlığına inanıyoruz.

This law came into existence in 1918.

Bu yasa 1918 yılında çıktı.

I'm sick of this hand-to-mouth existence.

Kıt kanaat yaşamaktan usandım.