Translation meaning & definition of the word "except" into Turkish language

verb

1. Take exception to

• "He demurred at my suggestion to work on saturday"

synonym:
• demur
,
• except

1. Istisna almak

• "Cumartesi günü çalışma önerimi bozdu"

eşanlamlı:
• duraksama
,
• hariç

2. Prevent from being included or considered or accepted

• "The bad results were excluded from the report"

• "Leave off the top piece"

synonym:
• exclude
,
• except
,
• leave out
,
• leave off
,
• omit
,
• take out

2. Dahil edilmeyi, düşünülmeyi veya kabul edilmeyi önlemek

• "Kötü sonuçlar rapordan çıkarıldı"

• "Üst parçayı bırak"

eşanlamlı:
• hariç tutmak
,
• hariç
,
• dışarıda bırakmak
,
• bırakmak
,
• çıkarmak

Examples of using

You're not fooling anybody, except maybe Tom.

Kimseyi kandırmıyorsun, belki Tom hariç.

There was nobody else in the room except Tom.

Odada Tom'dan başka hiç kimse yoktu

I've cleaned every room except your bedroom.

Yatak odan hariç her odayı temizledim.

Everyone laughed except Tom.

Tom hariç herkes güldü.

Everyone left except Tom.

Tom hariç herkes gitti.

Everyone except Tom left.

Tom hariç herkes gitti.

I work every day except Saturday.

Cumartesi hariç her gün çalışırım.

I work every day except Saturday.

Cumartesi hariç her gün çalışıyorum.

Everyone left, except for us.

Biz hariç herkes gitti.

He doesn't eat anything except fruit.

Meyve dışında bir şey yemez.

All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired.

Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.

We had no choice except to put up with it.

Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

Tom gets home after 10:00 p.m. every day except Sunday.

Tom Pazar hariç her gün akşam 10:00' dan sonra eve gelir.

Tom had no choice except to accept the consequences.

Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

Everybody except Joe went to the party.

Joe hariç herkes partiye gitti.