I've been asked to play my clarinet at a charity event.
Bir yardım etkinliğinde klarnetimi çalmam istendi.
Tom thought that Mary was probably not going to attend the event.
Tom Mary'nin muhtemelen etkinliğe katılmayacağını düşündü.
Tom accompanied Mary to the event.
Tom etkinliğe Mary'ye eşlik etti.
Tom is on the committee in charge of the event.
Tom olaydan sorumlu komitede.
I postponed the event.
etkinliği erteledim.
They're going to a charity event.
Bir yardım etkinliğine gidiyorlar.
Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.
Herkes, yiyecek, giyecek, barınma, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler de dahil olmak üzere kendisinin ve ailesinin sağlığı ve refahı için yeterli bir yaşam standardına ve işsizlik, hastalık durumunda güvenlik hakkına sahiptir, engellilik, dulluk, yaşlılık veya kontrolü dışındaki durumlarda diğer geçim sıkıntısı.
Her debut was the biggest social event of the season.
İlk çıkışı sezonun en büyük sosyal etkinliğiydi.
The swimming event was called off.
Yüzme etkinliği iptal edildi.
Do you know when the event took place?
Olay ne zaman gerçekleşti biliyor musunuz?
You don't have to be very old to remember that event.
O olayı hatırlamak için çok yaşlı olmanıza gerek yok.