Translation meaning & definition of the word "evening" into Turkish language

noun

1. The latter part of the day (the period of decreasing daylight from late afternoon until nightfall)

• "He enjoyed the evening light across the lake"

synonym:
• evening
,
• eve
,
• even
,
• eventide

1. Günün ikinci kısmı (akşam sonundan akşama kadar gün ışığını azaltma dönemi)

• "Gölün karşısındaki akşam ışığının tadını çıkardı"

eşanlamlı:
• akşam
,
• havva
,
• bile
,
• olay kenarı

2. A later concluding time period

• "It was the evening of the roman empire"

synonym:
• evening

2. Daha sonraki bir bitiş dönemi

• "Roman i̇mparatorluğu'nun akşamıydı"

eşanlamlı:
• akşam

3. The early part of night (from dinner until bedtime) spent in a special way

• "An evening at the opera"

synonym:
• evening

3. Gecenin erken kısmı (akşam yemeğinden yatma saatine kadar) özel bir şekilde geçti

• "Amera'da bir akşam"

eşanlamlı:
• akşam

Examples of using

Tom asked me if I would be home this evening.

Tom bana bu akşam evde olup olmayacağımı sordu.

I was hoping we could eat out this evening.

Bu akşam dışarıda yiyebileceğimizi umuyordum.

I was hoping I might be able to eat at your house this evening.

Bu akşam senin evinde yemek yiyebileceğimi umuyordum.

I assume that Tom will eat dinner with us this evening.

Sanırım bu akşam Tom akşam yemeğini bizimle yiyecek.

Tom takes a bath almost every evening.

Tom neredeyse her akşam banyo yapar.

Tom seldom drinks coffee in the evening.

Tom nadiren akşamları kahve içer.

I'll stay until evening.

Akşama kadar kalacağım.

Have a nice evening.

İyi akşamlar.

I'm at home every evening.

Her gece evdeyim.

How should we spend the evening?

Akşamı nasıl geçirmeliyiz?

I'm expecting company this evening.

Bu akşam misafirim gelecek.

I'm expecting company this evening.

Bu akşam misafir bekliyorum.

Would you like to come to my beach party this evening?

Bu akşam plaj partime gelmek ister misin?

I'll call you in the evening.

Akşamleyin seni arayacağım.

Tom goes out drinking every evening.

Tom her akşam içmeye çıkar.

It began to rain in the evening.

Akşam yağmur yağmaya başladı.

I saw a car accident yesterday evening.

Dün akşam bir araba kazası gördüm.

Are you doing anything special this evening?

Bu akşam özel bir şey yapıyor musun?

I know where you were yesterday evening.

Dün akşam nerede olduğunu biliyorum.

Call Tom this evening.

Bu akşam Tom'u ara.