Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "evade" into Turkish language

Türk diline "evade" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Evade

[Kaçınmak]
/ɪved/

verb

1. Avoid or try to avoid fulfilling, answering, or performing (duties, questions, or issues)

  • "He dodged the issue"
  • "She skirted the problem"
  • "They tend to evade their responsibilities"
  • "He evaded the questions skillfully"
    synonym:
  • hedge
  • ,
  • fudge
  • ,
  • evade
  • ,
  • put off
  • ,
  • circumvent
  • ,
  • parry
  • ,
  • elude
  • ,
  • skirt
  • ,
  • dodge
  • ,
  • duck
  • ,
  • sidestep

1. Yerine getirmekten, cevap vermekten veya yapmaktan kaçınmaya çalışın (görevler, sorular veya sorunlar)

  • "Sorunu atlattı"
  • "Sorunu çözdü"
  • "Sorumluluklarından kaçınma eğilimindedirler"
  • "Sorgulardan ustaca kaçtı"
    eşanlamlı:
  • çit
  • ,
  • uydurmak
  • ,
  • kaçınmak
  • ,
  • çıkarmak
  • ,
  • yenmek
  • ,
  • geçiştirmek
  • ,
  • etek
  • ,
  • kaçamak
  • ,
  • ördek
  • ,
  • yan çizmek

2. Escape, either physically or mentally

  • "The thief eluded the police"
  • "This difficult idea seems to evade her"
  • "The event evades explanation"
    synonym:
  • elude
  • ,
  • evade
  • ,
  • bilk

2. Fiziksel ya da zihinsel olarak kaçmak

  • "Hırsız polisi atlattı"
  • "Bu zor fikir ondan kaçıyor gibi görünüyor"
  • "Olay açıklamadan kaçınır"
    eşanlamlı:
  • kaçınmak
  • ,
  • dolandırmak

3. Practice evasion

  • "This man always hesitates and evades"
    synonym:
  • evade

3. Pratik kaçırma

  • "Bu adam her zaman tereddüt eder ve kaçar"
    eşanlamlı:
  • kaçınmak

4. Use cunning or deceit to escape or avoid

  • "The con man always evades"
    synonym:
  • evade

4. Kaçmak veya kaçınmak için kurnazlık veya aldatmaca kullanın

  • "Durgun adam her zaman kaçar"
    eşanlamlı:
  • kaçınmak

Examples of using

We won't be able to evade punishment this time.
Bu defa cezadan kurtulamayacağız.
She didn't try to evade the truth.
O, gerçekten kaçmaya çalışmadı.
Jack tried to evade paying his taxes.
Jack vergilerini ödemekten kaçınmaya çalıştı.