Translation meaning & definition of the word "established" into Turkish language

adjective

1. Brought about or set up or accepted

• Especially long established

• "The established social order"

• "Distrust the constituted authority"

• "A team established as a member of a major league"

• "Enjoyed his prestige as an established writer"

• "An established precedent"

• "The established church"

synonym:
• established
,
• constituted

1. Ya da kurulum veya kabul

• Özellikle uzun süreli

• "Yerleşik toplumsal düzen"

• "Kurulmuş otoriteye güvensizlik"

• "Büyük bir ligin üyesi olarak kurulan bir takım"

• "Yerleşik bir yazar olarak prestijinin tadını çıkardı"

• "Yerleşik bir emsal"

• "Kuruluş kilisesi" olarak"

eşanlamlı:
• kurulmuş

2. Settled securely and unconditionally

• "That smoking causes health problems is an accomplished fact"

synonym:
• accomplished
,
• effected
,
• established

2. Güvenli ve koşulsuz bir şekilde yerleşmiştir

• "Sigara içmenin sağlık sorunlarına neden olduğu başarılı bir gerçektir"

eşanlamlı:
• başarılmış
,
• etkilemek
,
• kurulmuş

3. Conforming with accepted standards

• "A conventional view of the world"

synonym:
• conventional
,
• established

3. Kabul edilmiş standartlara uygun

• "Dünyanın geleneksel bir görünümü"

eşanlamlı:
• geleneksel
,
• kurulmuş

4. Shown to be valid beyond a reasonable doubt

• "The established facts in the case"

synonym:
• established

4. Makul bir şüphenin ötesinde geçerli olduğu gösterilmiştir

• "Davada belirlenmiş gerçekler"

eşanlamlı:
• kurulmuş

5. Introduced from another region and persisting without cultivation

synonym:
• established
,
• naturalized

5. Başka bir bölgeden tanıtıldı ve yetiştirme olmadan devam etti

eşanlamlı:
• kurulmuş
,
• doğallaştırılmış

Examples of using

The great contemporary poet who established a new style of poem was “Nima Youshij.”

Yeni bir şiir tarzını belirleyen büyük çağdaş şair "Nima Youshij" idi.

Tom is an established writer.

Tom kabul görmüş bir yazardır.

A temporary government was established.

Geçici bir hükümet kuruldu.

They established official relations in 1979.

1979'da resmi ilişkiler kurdular.

The town was established in the 18th century.

Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.

Disneyland was established in 1955.

Disneyland 1955'te kuruldu.

Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.

Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.

The scientific truth of evolution is so overwhelmingly established, that it is virtually impossible to refute.

Evrimin bilimsel gerçeği o kadar büyük bir çoğunlukla kuruldu ki onu çürütmek neredeyse imkansızdır.

He has established himself as a musician.

Bir müzisyen olarak kendini kanıtladı.

This company was established in 1930.

Bu şirket 1910 yılında kurulmuştur.

The English established colonies in America.

İngilizler Amerika'da koloniler kurdu.

This college was established in 1910.

Bu üniversite 1910 yılında kurulmuştur.

The company was established in 1950 by the incumbent chairman.

Şirket halen görevdeki başkan tarafından 1950 yılında kuruldu.

The school was established in 1650.

Okul, 1650'de kuruldu.

The research institute was established in the late 1960s.

Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.

Newton established the law of gravity.

Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.

We are comfortably established in our new home.

Yeni evimize rahatça yerleştik.