Translation meaning & definition of the word "enthusiastic" into Turkish language

adjective

1. Having or showing great excitement and interest

• "Enthusiastic crowds filled the streets"

• "An enthusiastic response"

• "Was enthusiastic about taking ballet lessons"

synonym:
• enthusiastic

1. Büyük heyecan ve ilgi duymak veya göstermek

• "Caddeleri hevesli kalabalıklar doldurdu"

• "Coşkulu bir cevap"

• "Bale dersleri almak konusunda hevesliydi"

eşanlamlı:
• hevesli

Examples of using

I'm enthusiastic.

Ben hevesliyim.

Tom is enthusiastic.

Tom heveslidir.

We're enthusiastic.

Biz hevesliyiz.

He always stands off when people are enthusiastic.

İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.

He is enthusiastic about tennis.

O tenise can atıyor.

His speech met with enthusiastic applause.

Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.

George is very enthusiastic about his new job.

George yeni işi hakkında çok hevesli.

This book is a result of his enthusiastic research.

Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.