Translation meaning & definition of the word "enjoy" into Turkish language

verb

1. Derive or receive pleasure from

• Get enjoyment from

• Take pleasure in

• "She relished her fame and basked in her glory"

synonym:
• enjoy
,
• bask
,
• relish
,
• savor
,
• savour

1. Zevk almak veya zevk almak

• Zevk almak

• Zevk almak

• "Şöhretini sevdi ve ihtişamını bastırdı"

eşanlamlı:
• zevk almak
,
• güneşlenmek
,
• lezzet

2. Have benefit from

• "Enjoy privileges"

synonym:
• enjoy

2. Yararlanmak

• "Imtiyazların tadını çıkar"

eşanlamlı:
• zevk almak

3. Get pleasure from

• "I love cooking"

synonym:
• love
,
• enjoy

3. Zevk almak

• "Yemek yapmayı seviyorum"

eşanlamlı:
• sevgi
,
• zevk almak

4. Have for one's benefit

• "The industry enjoyed a boom"

synonym:
• enjoy

4. Birinin yararına olmak

• "Endüstri bir patlama yaşadı"

eşanlamlı:
• zevk almak

5. Take delight in

• "He delights in his granddaughter"

synonym:
• delight
,
• enjoy
,
• revel

5. Zevk almak

• "Torununun içinde keyif alıyor"

eşanlamlı:
• zevk
,
• zevk almak
,
• cümbüş

Examples of using

Tom and Mary enjoy each other's company.

Tom ve Mary birbirlerinin arkadaşlıklarından hoşlanırlar.

Tom and Mary don't usually enjoy the same things.

Tom ve Mary genellikle aynı şeylerden zevk almazlar.

Tom and I enjoy talking with each other.

Tom ve ben birbirimizle konuşmaktan zevk alırız.

You should enjoy the moment.

Anın tadını çıkarmalısın.

I'm pretty sure Tom doesn't enjoy watching baseball on TV.

Tom'un televizyonda beyzbol izlemekten zevk almadığından oldukça eminim.

I'm glad you enjoy working for us.

Bizim için çalışmayı sevdiğine sevindim.

I enjoy reading books.

Kitap okumaktan keyif alırım.

I enjoy feeding the pigeons.

Güvercinleri beslemek hoşuma gider.

Do you enjoy walking on the beach?

Sahilde yürümekten hoşlanır mısınız?

There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.

There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Hemen sahilin oralarda hoşuna gideceğini düşündüğüm gerçekten güzel bir restoran var.

I think you're going to enjoy yourself tonight.

Bence bu gece çok eğleneceksin.

I think you'll enjoy it.

Bence hoşuna gidecek.

I think you'll enjoy it.

Bence hoşunuza gidecek.

Tom seems to enjoy just sitting on the dock and watching the seagulls.

Tom sadece rıhtımda oturmaktan ve martıları izlemekten hoşlanıyor gibi görünüyor.

What do you enjoy most about learning French?

Fransızca öğrenme hakkında en çok neyden hoşlanıyorsun?

I really enjoy spending time with you.

Seninle zaman geçirmeyi gerçekten seviyorum.

I enjoy working here.

Burada çalışmaktan zevk alıyorum.

I enjoy Tom's company.

Tom'un arkadaşlığından hoşlanıyorum.