Translation meaning & definition of the word "embarrassing" into Turkish language
Türk diline "utanç verici" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Embarrassing
[Utandırıcı]/ɪmbɛrəsɪŋ/
adjective
1. Hard to deal with
- Especially causing pain or embarrassment
- "Awkward (or embarrassing or difficult) moments in the discussion"
- "An awkward pause followed his remark"
- "A sticky question"
- "In the unenviable position of resorting to an act he had planned to save for the climax of the campaign"
- synonym:
- awkward ,
- embarrassing ,
- sticky ,
- unenviable
1. Başa çıkmak zor
- Özellikle acıya veya utanmaya neden olmak
- "Tartışmada garip (veya utanç verici veya zor) anlar"
- "Tuhaf bir duraklama onun sözlerini takip etti"
- "Yapışık bir soru"
- "Kampanyanın doruk noktası için kurtarmayı planladığı bir eyleme başvurmanın vazgeçilmez pozisyonunda"
- eşanlamlı:
- ters ,
- utandırıcı ,
- yapışkan ,
- gıpta edilemez
2. Causing to feel shame or chagrin or vexation
- "The embarrassing moment when she found her petticoat down around her ankles"
- "It was mortifying to know he had heard every word"
- synonym:
- embarrassing ,
- mortifying
2. Utanç, üzüntü veya sıkıntı hissetmeye neden olur
- "Ayak bileklerinin etrafında küçük bir şey bulduğunda utanç verici bir an"
- "Her kelimeyi duyduğunu bilmek küçük düşürücüydü"
- eşanlamlı:
- utandırıcı ,
- zıvana
Examples of using
I never do anything embarrassing.
Asla can sıkıcı bir şey yapmam.
It's embarrassing.
Bu utanç verici.
It's so embarrassing.
Çok utanç verici.