Translation meaning & definition of the word "elevator" into Turkish language

noun

1. Lifting device consisting of a platform or cage that is raised and lowered mechanically in a vertical shaft in order to move people from one floor to another in a building

synonym:
• elevator
,
• lift

1. Bir binada insanları bir kattan diğerine taşımak için dikey bir şaft içinde mekanik olarak kaldırılan ve indirilen bir platform veya kafesten oluşan kaldırma cihazı

eşanlamlı:
• asansör
,
• kaldırma

2. The airfoil on the tailplane of an aircraft that makes it ascend or descend

synonym:
• elevator

2. Yükselmesini veya alçalmasını sağlayan bir uçağın kuyruk düzlemindeki hava folyoları

eşanlamlı:
• asansör

Examples of using

Tom got on the elevator and pressed the button for his floor.

Tom asansöre bindi ve katı için butona bastı.

Tom closed his eyes and leaned against the side of the elevator.

Tom gözlerini kapattı ve asansörün kenarına yaslandı.

Tom pushed the down button for the elevator.

Tom asansör için aşağı butona bastı.

I rode up in the elevator with Tom.

Asansörde Tom'la yukarı çıktım.

There's no elevator.

Asansör yok.

Hold the elevator.

Asansörü tut.

Tom walked Mary to the elevator.

Tom Mary'ye asansöre kadar eşlik etti.

Tom got off the elevator.

Tom asansörden indi.

Tom got on the elevator.

Tom asansöre bindi.

Tom wondered how many more people could fit into the elevator.

Tom kaç kişinin daha asansöre sığabileceğini merak etti.

Tom stepped into the elevator and pushed the button for the third floor.

Tom asansöre bindi ve üçüncü katın düğmesine bastı.

Have you ever been stuck in an elevator?

Hiç asansörde sıkıştın mı?

I rode the elevator to the third level.

Asansörle üçüncü kata çıktım.

I took the elevator to the fourth floor.

Asansörle dördüncü kata çıktım.

Give me a room near the elevator.

Bana asansöre yakın bir oda ver.

Is there an elevator?

Bir asansör var mı?

She was sexually harassed in an elevator.

Bir asansörde cinsel olarak taciz edildi.

He waited for the elevator to come down.

Asansörün aşağı gelmesini bekledi.

We rode in an elevator.

Asansöre bindik.

I went down by elevator.

Ben asansörle aşağı indim.