Translation meaning & definition of the word "effective" into Turkish language

adjective

1. Producing or capable of producing an intended result or having a striking effect

• "An air-cooled motor was more effective than a witch's broomstick for rapid long-distance transportation"-lewismumford

• "Effective teaching methods"

• "Effective steps toward peace"

• "Made an effective entrance"

• "His complaint proved to be effectual in bringing action"

• "An efficacious law"

synonym:
• effective
,
• effectual
,
• efficacious

1. Amaçlanan bir sonucu üretmek veya üretebilmek veya çarpıcı bir etkiye sahip olmak

• "Hava soğutmalı bir motor, hızlı uzun mesafe taşımacılığı için bir cadının süpürgesinden daha etkiliydi"-lewismumford

• "Etkili öğretim yöntemleri"

• "Barışa doğru etkili adımlar"

• "Etkili bir giriş yaptı"

• "Şikayetinin harekete geçmede etkili olduğu kanıtlandı"

• "Etkin bir yasa"

eşanlamlı:
• etkili

2. Able to accomplish a purpose

• Functioning effectively

• "People who will do nothing unless they get something out of it for themselves are often highly effective persons..."-g.b.shaw

• "Effective personnel"

• "An efficient secretary"

• "The efficient cause of the revolution"

synonym:
• effective
,
• efficient

2. Bir amacı gerçekleştirme yeteneğine sahip

• Etkin bir şekilde çalışmak

• "Kendileri için bundan bir şey elde etmedikçe hiçbir şey yapmayacak insanlar genellikle oldukça etkili kişilerdir..."-g.b.shaw

• "Etkin personel"

• "Etkin bir sekreter"

• "Devrimin etkin nedeni"

eşanlamlı:
• etkili
,
• verimli

3. Works well as a means or remedy

• "An effective reprimand"

• "A lotion that is effective in cases of prickly heat"

synonym:
• effective

3. Bir araç veya çare olarak iyi çalışır

• "Etkili bir kınama"

• "Dikenli ısı durumlarında etkili bir losyon"

eşanlamlı:
• etkili

4. Exerting force or influence

• "The law is effective immediately"

• "A warranty good for two years"

• "The law is already in effect (or in force)"

synonym:
• effective
,
• good
,
• in effect(p)
,
• in force(p)

4. Güç veya etki uygulamak

• "Hukuk hemen etkilidir"

• "Iki yıl için iyi bir garanti"

• "Hukuk zaten yürürlüktedir (veya yürürlüktedir)"

eşanlamlı:
• etkili
,
• iyi
,
• yürürlükte olan(p)

5. Existing in fact

• Not theoretical

• Real

• "A decline in the effective demand"

• "Confused increased equipment and expenditure with the quantity of effective work done"

synonym:
• effective

5. Aslında mevcut

• Teorik değil

• Real

• "Etkili talepte düşüş"

• "Yapılan etkin iş miktarı ile karıştırılmış artan ekipman ve harcama"

eşanlamlı:
• etkili

6. Ready for service

• "The fort was held by about 100 effective soldiers"

synonym:
• effective

6. Hizmete hazır

• "Kale yaklaşık 100 etkili asker tarafından tutuldu"

eşanlamlı:
• etkili

Examples of using

Tom gave Mary advice on effective ways to study French.

Tom Mary'ye Fransızca öğrenmenin etkili yollarıyla ilgili tavsiye verdi.

Tom is effective.

Tom etkili.

It's very effective.

O çok etkili.

It's 99.9% effective.

O 99.9% etkili.

There's no safe and effective treatment.

Güvenli ve etkili bir tedavi mevcut değil.

Tom certainly seems to be more effective than Mary.

Tom kesinlikle Mary'den daha etkili gibi görünüyor.

Tom is a very effective speaker.

Tom çok etkili bir konuşmacıdır.

Tom is an effective salesman.

Tom etkili bir satıcıdır.

Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?

Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?

Grant was not an effective political leader.

Grant etkili bir siyasi lider değildi.

It would be difficult to improve the device when there is no effective catalyst.

Etkili bir katalizör olmadığı zaman cihazı geliştirmek zor olurdu.

Sports are effective to cultivate friendship.

Sporlar dostluk geliştirmek için etkilidir.

He could not take effective measures.

O etkin önlemler alamadı.

His speech was an effective apology for the Government's policies.

Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.

Patience is sometimes the most effective weapon.

Sabır bazen en etkili silahtır.

The most effective defense is offense.

En etkili savunma taarruzdur.

The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.

Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.