Translation meaning & definition of the word "edge" into Turkish language
Türk diline "kenar" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Edge
[Sınır]noun
1. The boundary of a surface
- synonym:
- edge ,
- border
1. Bir yüzeyin sınırı
- eşanlamlı:
- sınır
2. A line determining the limits of an area
- synonym:
- boundary ,
- edge ,
- bound
2. Bir alanın sınırlarını belirleyen bir çizgi
- eşanlamlı:
- sınır ,
- bağlı
3. A sharp side formed by the intersection of two surfaces of an object
- "He rounded the edges of the box"
- synonym:
- edge
3. Bir nesnenin iki yüzeyinin kesişmesiyle oluşan keskin bir taraf
- "Kutunun kenarlarını yuvarladı"
- eşanlamlı:
- sınır
4. The attribute of urgency in tone of voice
- "His voice had an edge to it"
- synonym:
- edge ,
- sharpness
4. Ses tonunda aciliyet niteliği
- "Sesinin bir kenarı vardı"
- eşanlamlı:
- sınır ,
- keskinlik
5. A slight competitive advantage
- "He had an edge on the competition"
- synonym:
- edge
5. Hafif bir rekabet avantajı
- "Yarışmada üstünlüğü vardı"
- eşanlamlı:
- sınır
6. The outside limit of an object or area or surface
- A place farthest away from the center of something
- "The edge of the leaf is wavy"
- "She sat on the edge of the bed"
- "The water's edge"
- synonym:
- edge
6. Bir nesnenin veya alanın veya yüzeyin dış sınırı
- Bir şeyin merkezine en uzak yer
- "Yaprağın kenarı dalgalıdır"
- "Yatağın kenarına oturdu"
- "Su kenarı"
- eşanlamlı:
- sınır
verb
1. Advance slowly, as if by inches
- "He edged towards the car"
- synonym:
- edge ,
- inch
1. Inç gibi yavaşça ilerleyin
- "Arabaya doğru eğildi"
- eşanlamlı:
- sınır ,
- inç
2. Provide with a border or edge
- "Edge the tablecloth with embroidery"
- synonym:
- border ,
- edge
2. Bir kenarlık veya kenarlık sağlayın
- "Masa örtüsünü nakışla kenetleyin"
- eşanlamlı:
- sınır
3. Lie adjacent to another or share a boundary
- "Canada adjoins the u.s."
- "England marches with scotland"
- synonym:
- border ,
- adjoin ,
- edge ,
- abut ,
- march ,
- butt ,
- butt against ,
- butt on
3. Bir başkasına bitişik yatın veya bir sınırı paylaşın
- "Kanada abd'ye bitişik."
- "İngiltere i̇skoçya ile yürüyor"
- eşanlamlı:
- sınır ,
- katmak ,
- dayanmak ,
- marş ,
- kıç ,
- popo ile vurmak ,
- kıçına sokmak
4. Provide with an edge
- "Edge a blade"
- synonym:
- edge
4. Bir kenar sağlamak
- "Bıçağa kenetle"
- eşanlamlı:
- sınır