Translation meaning & definition of the word "economy" into Turkish language

noun

1. The system of production and distribution and consumption

synonym:
• economy
,
• economic system

1. Üretim ve dağıtım ve tüketim sistemi

eşanlamlı:
• ekonomi
,
• ekonomik sistem

2. The efficient use of resources

• "Economy of effort"

synonym:
• economy

2. Kaynakların verimli kullanımı

• "Çalışma ekonomisi"

eşanlamlı:
• ekonomi

3. Frugality in the expenditure of money or resources

• "The scots are famous for their economy"

synonym:
• economy
,
• thriftiness

3. Para veya kaynak harcamalarında tutumluluk

• "İskoçlar ekonomileriyle ünlüdür"

eşanlamlı:
• ekonomi
,
• tutumluluk

4. An act of economizing

• Reduction in cost

• "It was a small economy to walk to work every day"

• "There was a saving of 50 cents"

synonym:
• economy
,
• saving

4. Bir tasarruf eylemi

• Maliyette düşüş

• "Her gün işe yürümek küçük bir ekonomiydi"

• "50 sentlik bir tasarruf vardı"

eşanlamlı:
• ekonomi
,
• tasarruf

Examples of using

The economy is bad.

Ekonomi kötü.

The strike hindered the national economy.

Grev ulusal ekonomiyi aksatmıştır.

Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.

Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.

The economy is good.

Ekonomi iyidir.

No systematical study in economy assumes solidarity.

Ekonomide hiçbir sistematik çalışma dayanışmayı öngörmez

Recently, there have been signs that the economy is picking up steam.

Son zamanlarda, ekonominin hızla geliştiğine dair sinyaller bulunmaktadır.

Although the economy is weak, some companies are still making a profit.

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.

Truman's first big problem was the economy.

Truman'ın ilk büyük sorunu ekonomiydi.

The American economy suffered a recession.

Amerikan ekonomisi bir durgunluk yaşadı.

The American economy was stronger than ever.

Amerikan ekonomisi her zamankinden daha güçlüydü.

We are all part of the global economy.

Hepimiz küresel ekonominin parçasıyız.

Are you worried about fuel economy?

Yakıt ekonomisi hakkında endişeli misin?

That country's economy is growing.

O ülkenin ekonomisi büyüyor.

Tom always flies economy class to save money.

Tom her zaman tasarruf yapmak için ekonomi sınıfta uçuyor.

Tom wanted an economy car.

Tom bir ekonomi araba istedi.

We stayed at an economy hotel.

Biz, bir ekonomi otelde kaldık.

The country's economy is about to collapse.

Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.

Not the people, but the economy must be well!

İnsanlar değil, fakat ekonomi iyi olmalı.

What will the Japanese economy be like next year?

Gelecek yıl Japon ekonomisi nasıl olacak?