Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "eat" into Turkish language

Türk diline "yemek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Eat

[Yemek]
/it/

verb

1. Take in solid food

  • "She was eating a banana"
  • "What did you eat for dinner last night?"
    synonym:
  • eat

1. Katı yiyecek alın

  • "Muz yiyordu"
  • "Dün gece yemekte ne yedin?"
    eşanlamlı:
  • yemek

2. Eat a meal

  • Take a meal
  • "We did not eat until 10 p.m. because there were so many phone calls"
  • "I didn't eat yet, so i gladly accept your invitation"
    synonym:
  • eat

2. Yemek yemek

  • Yemek yemek
  • "10 p.m.'ye kadar yemek yemedik çünkü çok fazla telefon görüşmesi vardı"
  • "Henüz yemek yemedim, bu yüzden davetinizi memnuniyetle kabul ediyorum"
    eşanlamlı:
  • yemek

3. Take in food

  • Used of animals only
  • "This dog doesn't eat certain kinds of meat"
  • "What do whales eat?"
    synonym:
  • feed
  • ,
  • eat

3. Yemeğe katılmak

  • Sadece hayvanlar için kullanılır
  • "Bu köpek belirli et türlerini yemez"
  • "Balınlar ne yer?"
    eşanlamlı:
  • besleme
  • ,
  • yemek

4. Worry or cause anxiety in a persistent way

  • "What's eating you?"
    synonym:
  • eat
  • ,
  • eat on

4. Endişe veya sürekli bir şekilde kaygıya neden olur

  • "Seni yiyen nedir?"
    eşanlamlı:
  • yemek
  • ,
  • yemek yemek

5. Use up (resources or materials)

  • "This car consumes a lot of gas"
  • "We exhausted our savings"
  • "They run through 20 bottles of wine a week"
    synonym:
  • consume
  • ,
  • eat up
  • ,
  • use up
  • ,
  • eat
  • ,
  • deplete
  • ,
  • exhaust
  • ,
  • run through
  • ,
  • wipe out

5. Kullanın (kaynaklar veya malzemeler)

  • "Bu araba çok gaz tüketir"
  • "Dikkatlerimizi tükettik"
  • "Haftada 20 şişe şarap içiyorlar"
    eşanlamlı:
  • tüketmek
  • ,
  • yiyip bitirmek
  • ,
  • yemek
  • ,
  • boşaltmak
  • ,
  • boşalmak
  • ,
  • üzerinden geçmek
  • ,
  • yok etmek

6. Cause to deteriorate due to the action of water, air, or an acid

  • "The acid corroded the metal"
  • "The steady dripping of water rusted the metal stopper in the sink"
    synonym:
  • corrode
  • ,
  • eat
  • ,
  • rust

6. Su, hava veya bir asidin etkisiyle bozulmaya neden olur

  • "Asit metali paslandırdı"
  • "Suyun sürekli damlaması lavaboda metal tıpayı paslandırdı"
    eşanlamlı:
  • yıpratmak
  • ,
  • yemek
  • ,
  • paslanma

Examples of using

Tom doesn't eat pork.
Tom domuz eti yemez.
Tom doesn't eat pork, does he?
Tom domuz eti yemez, değil mi?
Tom doesn't allow his children to eat junk food.
Tom çocuklarının abur cubur yemesine izin vermez.