Translation meaning & definition of the word "earnest" into Turkish language
Türk diline "kazanç" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Earnest
[Hevesli]/ərnɪst/
noun
1. Something of value given by one person to another to bind a contract
- synonym:
- earnest
1. Bir sözleşmeyi bağlamak için bir kişi tarafından diğerine verilen değerli bir şey
- eşanlamlı:
- hevesli
adjective
1. Characterized by a firm and humorless belief in the validity of your opinions
- "Both sides were deeply in earnest, even passionate"
- "An entirely sincere and cruel tyrant"
- "A film with a solemn social message"
- synonym:
- earnest ,
- sincere ,
- solemn
1. Görüşlerinizin geçerliliğine sağlam ve mizahsız bir inançla karakterize edilir
- "Her iki taraf da derinden içten, hatta tutkuluydu"
- "Tamamen samimi ve zalim bir zorba"
- "Ciddi bir sosyal mesajı olan bir film"
- eşanlamlı:
- hevesli ,
- samimi ,
- merasimli
2. Earnest
- "One's dearest wish"
- "Devout wishes for their success"
- "Heartfelt condolences"
- synonym:
- dear ,
- devout ,
- earnest ,
- heartfelt
2. Hevesli
- "Birinin en büyük dileği"
- "Hayatta onların başarısı için dilekler"
- "Kalpten taziyeler"
- eşanlamlı:
- sevgili ,
- sadık ,
- hevesli ,
- yürekten
3. Not distracted by anything unrelated to the goal
- synonym:
- businesslike ,
- earnest
3. Hedefle ilgisi olmayan hiçbir şey tarafından dikkati dağılmadı
- eşanlamlı:
- pratik ,
- hevesli
Examples of using
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
He started to study in earnest.
O ciddi olarak çalışmaya başladı.
He began working in earnest.
O ciddi olarak çalışmaya başladı.