Translation meaning & definition of the word "dust" into Turkish language

noun

1. Fine powdery material such as dry earth or pollen that can be blown about in the air

• "The furniture was covered with dust"

synonym:
• dust

1. Kuru toprak veya havada patlatılabilen polen gibi ince toz malzeme

• "Mobilyalar tozla kaplıydı"

eşanlamlı:
• toz

2. The remains of something that has been destroyed or broken up

synonym:
• debris
,
• dust
,
• junk
,
• rubble
,
• detritus

2. Yıkılmış ya da parçalanmış bir şeyin kalıntıları

eşanlamlı:
• atıklar
,
• toz
,
• çöp
,
• moloz
,
• döküntü

3. Free microscopic particles of solid material

• "Astronomers say that the empty space between planets actually contains measurable amounts of dust"

synonym:
• dust

3. Katı maddenin serbest mikroskobik parçacıkları

• "Astronomlar, gezegenler arasındaki boş alanın aslında ölçülebilir miktarda toz içerdiğini söylüyor"

eşanlamlı:
• toz

verb

1. Remove the dust from

• "Dust the cabinets"

synonym:
• dust

1. Tozu dışarı çıkarın

• "Kabinleri yıkın"

eşanlamlı:
• toz

2. Rub the dust over a surface so as to blur the outlines of a shape

• "The artist dusted the charcoal drawing down to a faint image"

synonym:
• dust

2. Bir şeklin ana hatlarını bulanıklaştırmak için tozu bir yüzeye sürün

• "Sanatçı kömürü tozlayarak soluk bir görüntüye indirdi"

eşanlamlı:
• toz

3. Cover with a light dusting of a substance

• "Dust the bread with flour"

synonym:
• dust

3. Bir maddenin hafif tozlanmasıyla örtün

• "Ekmeği unla birlikte tozlayın"

eşanlamlı:
• toz

4. Distribute loosely

• "He scattered gun powder under the wagon"

synonym:
• scatter
,
• sprinkle
,
• dot
,
• dust
,
• disperse

4. Gevşek bir şekilde dağıtın

• "Vagon altına silah tozu saçtı"

eşanlamlı:
• savurmak
,
• serpinti
,
• nokta
,
• toz
,
• dağıtmak

Examples of using

There's a ton of dust on top of the fan blades.

Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var.

A dust storm is coming.

Bir kum fırtınası yaklaşıyor.

I'm allergic to dust.

Toza allerjim var.

Everything here is covered in dust.

Burada her şey tozla kaplı.

We need to sweep up the dust.

Tozu süpürmemiz gerekir.

The horses make dust as they run.

Atlar, koşarken toz yapar.

We need to dust the desk.

Masanın tozunu almamız gerekir.

There's dust on the table.

Masada toz var.

Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.

Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.

The room is covered with dust.

Oda tozla kaplıdır.

She brushed away the dust.

O tozu sildi.

She used a damp rag to wipe off the dust.

Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.

He is allergic to dust.

Onun toza karşı allerjisi var.

His room was covered with dust.

Onun odası tozla kaplıydı.

I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner.

Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.

The goggles protect your eyes from dust.

Gözlükler gözünüzü tozdan korurlar.

Jack brushed the dust off his coat.

Jack paltosunun tozunu fırçaladı.

The ladder was covered with dust and rust.

Merdiven toz ve pas ile kaplıydı.

The empty house was full of dust.

Boş ev toz doluydu.