Translation meaning & definition of the word "drowsy" into Turkish language
Türk diline "uyku" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Drowsy
[Uykulu]/draʊzi/
adjective
1. Half asleep
- "Made drowsy by the long ride"
- "It seemed a pity to disturb the drowsing (or dozing) professor"
- "A tired dozy child"
- "The nodding (or napping) grandmother in her rocking chair"
- synonym:
- drowsy ,
- drowsing(a) ,
- dozy
1. Yarı uykulu
- "Uzun yolculukta uykulu hale geldi"
- "Drowing (veya dozing) profesörünü rahatsız etmek üzücü görünüyordu"
- "Yorgun bir uyuz çocuk"
- "Sallanan sandalyesinde baş sallayan (veya uyuklayan) büyükanne"
- eşanlamlı:
- uykulu ,
- tarama(a) ,
- sersem
2. Showing lack of attention or boredom
- "The yawning congregation"
- synonym:
- drowsy ,
- oscitant ,
- yawning(a)
2. Dikkat eksikliği veya can sıkıntısı gösterme
- "Esneyen cemaat"
- eşanlamlı:
- uykulu ,
- esrime ,
- esneme(a)
Examples of using
I sometimes feel drowsy in the early afternoon.
Ben bazen öğleden sonranın ilk saatlerinde uykulu hissediyorum.
I sometimes feel drowsy in the early afternoon.
Bazen öğleden sonra erken saatlerde uykulu hissediyorum.
She became drowsy after supper.
Akşam yemeğinden sonra onun uykusu geldi.