Translation meaning & definition of the word "drove" into Turkish language

noun

1. A group of animals (a herd or flock) moving together

synonym:
• drove

1. Bir grup hayvan (sürü veya sürü) birlikte hareket eder

eşanlamlı:
• drive

2. A moving crowd

synonym:
• drove
,
• horde
,
• swarm

2. Hareketli bir kalabalık

eşanlamlı:
• drive
,
• horda
,
• yığın

3. A stonemason's chisel with a broad edge for dressing stone

synonym:
• drove
,
• drove chisel

3. Soyunma taşı için geniş kenarlı bir taş ustasının keski

eşanlamlı:
• drive
,
• keskin kazık sürdü

Examples of using

Tom got into his car, started the engine, and drove away.

Tom arabasına bindi, motoru çalıştırdı ve uzaklaştı.

Tom got into his car and drove away.

Tom arabasına bindi ve uzaklaştı.

Tom drove back to the hospital.

Tom arabayla hastaneye geri gitti.

Tom watched as Mary drove away in her red convertible sports car.

Mary üstü açılabilir kırmızı spor arabasıyla uzaklaşırken Tom izledi.

Tom drove faster.

Tom daha hızlı sürdü.

Tom drove Mary to work yesterday.

Tom Mary'yi dün işe götürdü.

I never drove a car until I was thirty.

Otuz yaşına kadar hiç araba sürmedim.

I drove Tom's Prius once.

Tom'un Priusunu bir kez sürdüm.

I drove Tom to school.

Tom'u arabayla okula götürdüm.

I drove all night.

Bütün gece araba sürdüm.

A car drove past.

Bir araba geçti.

Tom drove Mary home.

Tom Mary'yi arabayla eve götürdü.

They drove off.

Onlar arabayla gittiler.

They drove home.

Onlar arabayla eve gittiler.

They drove away.

Onlar arabayla uzaklaştılar.

Tom drove Mary home in his sports car.

Tom Mary'yi spor arabasıyla evine götürdü.

I drove from Germany to Italy.

Almanya'dan İtalya'ya sürdüm.

Tom drove his car off a bridge.

Tom arabasını bir köprüden sürdü.

Tom drove his car off a cliff.

Tom arabasını bir uçurumdan sürdü.

Tom drove Mary all over the place.

Tom Mary'yi her yere götürdü.