Translation meaning & definition of the word "dried" into Turkish language

adjective

1. Not still wet

• "The ink has dried"

• "A face marked with dried tears"

synonym:
• dried

1. Hala ıslak değil

• "Mürekkep kurudu"

• "Kuru gözyaşlarıyla işaretlenmiş bir yüz"

eşanlamlı:
• dry

2. Preserved by removing natural moisture

• "Dried beef"

• "Dried fruit"

• "Dehydrated eggs"

• "Shredded and desiccated coconut meat"

synonym:
• dried
,
• dehydrated
,
• desiccated

2. Doğal nemi gidererek korunur

• "Kuru sığır eti"

• "Kuru meyve"

• "Dehidrate yumurta"

• "Parçalanmış ve kurutulmuş hindistan cevizi eti"

eşanlamlı:
• dry
,
• kurutulmuş

Examples of using

Tom dried his face with a towel.

Tom havluyla yüzünü kuruladı.

Tom dried the dishes.

Tom bulaşıkları kuruladı.

Tom dried his hands with a small towel.

Tom küçük bir havluyla ellerini kuruladı.

Raisins are dried grapes.

Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.

What's your favorite kind of dried fruit?

Favori kurutulmuş meyven nedir?

What's your favorite dried fruit?

Favori kurutulmuş meyven nedir?

Do you have dried salted beef?

Kuru etiniz var mı?

She washed the dishes and she dried them.

Bulaşıkları yıkadı ve onları kuruladı.

She dried her face on a towel.

O, yüzünü bir havlu ile kuruladı.

They dried themselves in the sun.

Güneşte kendilerini kuruladılar.

He dried his wet clothes by the fire.

Ateşin yanında ıslak elbiselerini kuruttu.

He dried himself with a towel.

O, bir havlu ile kendini kuruladı.

The pond has dried up.

Gölet kurudu.

The pond dried up in hot weather.

Gölet sıcak havada kurudu.

The pond dried up last summer.

Gölet geçen yaz kurudu.

The river has dried up.

Nehir kurudu.

The paint hasn't dried yet.

Boya henüz kurumadı.