Translation meaning & definition of the word "doubtful" into Turkish language

adjective

1. Open to doubt or suspicion

• "The candidate's doubtful past"

• "He has a dubious record indeed"

• "What one found uncertain the other found dubious or downright false"

• "It was more than dubitable whether the friend was as influential as she thought"- karen horney

synonym:
• doubtful
,
• dubious
,
• dubitable
,
• in question(p)

1. Şüpheye veya şüpheye açık

• "Aday adayının şüpheli geçmişi"

• "Gerçekten şüpheli bir kaydı var"

• "Birinin belirsiz bulduğu şey diğerinin şüpheli veya düpedüz yanlış bulduğu"

• "Arkadaşın düşündüğü kadar etkili olup olmadığı şüpheli olmaktan çok daha fazlasıydı" - karen horney

eşanlamlı:
• şüpheli
,
• kuşkulu
,
• söz konusu soru(p)

2. Fraught with uncertainty or doubt

• "They were doubtful that the cord would hold"

• "It was doubtful whether she would be admitted"

• "Dubious about agreeing to go"

synonym:
• doubtful
,
• dubious

2. Belirsizlik veya şüphe ile dolu

• "Kablonun tutacağından şüpheliydiler"

• "Kabul edilip edilmeyeceği şüpheli idi"

• "Gitmeyi kabul etme konusunda çok fazla"

eşanlamlı:
• şüpheli

3. Unsettled in mind or opinion

• "Drew a few tentative conclusions"

synonym:
• doubtful
,
• tentative

3. Akılda veya görüşte huzursuz

• "Birkaç geçici sonuç çıktı"

eşanlamlı:
• şüpheli
,
• geçici

Examples of using

Tom looks doubtful.

Tom şüpheli görünüyor.

Tom is doubtful.

Tom şüpheli.

Tom was somewhat doubtful.

Tom biraz şüpheliydi.

It is doubtful whether she will come.

Onun gelip gelmeyeceği şüpheli.

It is doubtful whether she will come on time.

Onun zamanında gelip gelmeyeceği şüphelidir.

It is doubtful whether she will come to see me.

Beni görmeye geleceğini hiç sanmıyorum.

I am doubtful whether he will come.

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.

It is doubtful whether he will come or not.

Onun gelip gelmeyeceği şüpheli.

It is doubtful whether he will keep his word.

Onun sözünü tutup tutmayacağı şüphelidir.

It is doubtful whether he will pass.

Onun geçip geçmeyeceği şüphelidir.

I am doubtful of his success.

Onun başarısından şüpheliyim.

It is doubtful whether this method will work.

Bu metodun işe yarayıp yaramayacağı şüpheli.

It is doubtful whether this will work.

Bunun işe yarayıp yaramayacağı şüpheli.

Mrs. Harris is very doubtful about her son's future.

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.

One thing remains doubtful.

Bir şey şüpheli kalıyor.