Translation meaning & definition of the word "doom" into Turkish language
Türk diline "doom" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Doom
[Ölüm]/dum/
noun
1. An unpleasant or disastrous destiny
- "Everyone was aware of the approaching doom but was helpless to avoid it"
- "That's unfortunate but it isn't the end of the world"
- synonym:
- doom ,
- doomsday ,
- day of reckoning ,
- end of the world
1. Tatsız ya da felaket bir kader
- "Herkes yaklaşan kıyametin farkındaydı ama bundan kaçınmak için çaresizdi"
- "Bu talihsiz bir durum ama dünyanın sonu değil"
- eşanlamlı:
- ölüm ,
- kıyamet günü ,
- hesaplaşma günü ,
- dünyanın sonu
verb
1. Decree or designate beforehand
- "She was destined to become a great pianist"
- synonym:
- destine ,
- fate ,
- doom ,
- designate
1. Önceden karar vermek veya belirlemek
- "Büyük bir piyanist olmaya mahkumdu"
- eşanlamlı:
- nasip etmek ,
- kader ,
- ölüm ,
- adlandırmak
2. Pronounce a sentence on (somebody) in a court of law
- "He was condemned to ten years in prison"
- synonym:
- sentence ,
- condemn ,
- doom
2. Mahkemede bir cezayı (bir kimse) telaffuz edin
- "On yıl hapis cezasına çarptırıldı"
- eşanlamlı:
- cümle ,
- kınamak ,
- ölüm
3. Make certain of the failure or destruction of
- "This decision will doom me to lose my position"
- synonym:
- doom
3. Başarısızlıktan veya yok edilmekten emin olun
- "Bu karar beni pozisyonumu kaybetmeye mahkum edecek"
- eşanlamlı:
- ölüm
Examples of using
His doom is sealed.
Onun sonu geldi.