Translation meaning & definition of the word "dollar" into Turkish language

noun

1. The basic monetary unit in many countries

• Equal to 100 cents

synonym:
• dollar

1. Birçok ülkede temel para birimi

• 100 sent'e eşit

eşanlamlı:
• dolar

2. A piece of paper money worth one dollar

synonym:
• dollar
,
• dollar bill
,
• one dollar bill
,
• buck
,
• clam

2. Bir dolar değerinde bir kağıt para

eşanlamlı:
• dolar
,
• dolar banknotu
,
• bir dolarlık banknot
,
• tarak

3. A united states coin worth one dollar

• "The dollar coin has never been popular in the united states"

synonym:
• dollar

3. Bir dolar değerinde bir birleşik devletler parası

• "Dolar parası abd'de hiç popüler olmadı"

eşanlamlı:
• dolar

4. A symbol of commercialism or greed

• "He worships the almighty dollar"

• "The dollar sign means little to him"

synonym:
• dollar
,
• dollar mark
,
• dollar sign

4. Bir reklamcılık veya açgözlülük sembolü

• "Yüce dolara tapıyor"

• "Dolar işareti onun için çok az şey ifade ediyor"

eşanlamlı:
• dolar
,
• dolar işareti

Examples of using

Tom gave Mary a dollar.

Tom, Mary'ye bir dolar verdi.

Tom doesn't have a dollar to his name.

Tom'un kendi adına bir lirası yok.

Tom found a hundred dollar bill on the street.

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom said that he'd give me thirty dollar if I ate an earthworm.

Tom, bir solucan yediğim takdirde bana otuz dolar vereceğini söyledi.

In New York, the dollar was worth eight shillings.

New York'ta dolar, sekiz şiline değerdi.

The value of the dollar began to drop.

Doların değeri düşmeye başladı.

Do you have any one dollar bills?

Hiç bir dolarlık bankanotların var mı?

Do you have change for a dollar?

Bir dolar bozar mısın?

Ten paper plates cost one dollar.

On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.

I bet my bottom dollar he is innocent.

Onun masum olduğuna son dolarıma bahse girerim.

He took out a dollar from his wallet.

Cüzdandan bir dolar çıkardı.

Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.

Batılı ülkeler, doları güçlendirmek için birlikte baş koyuyorlar.

I found a dollar in the street.

Yolda bir dolar buldum.

I found a dollar in the street.

Caddede bir dolar buldum.

A dollar does not go very far these days.

Bu günlerde bir dolarla çok şey alınmaz.

I don't have a cent, let alone a dollar.

Bırak bir doları bir sentim bile yok

I was fined a dollar.

Bir dolar para cezasına çarptırıldım.

A dollar is equal to a hundred cents.

Bir dolar yüz sente eşittir.

Could you give me change for a dollar?

Bana bir dolar bozar mısın?

In American money, a "quarter" is 25 cents; 4 quarters make a dollar.

Amerikan parasında, bir " çeyrek " 25 sent; 4 çeyrek bir dolar yapar.