Translation meaning & definition of the word "dock" into Turkish language
Türk diline "dock" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Dock
[Dok]noun
1. An enclosure in a court of law where the defendant sits during the trial
- synonym:
- dock
1. Sanığın duruşma sırasında oturduğu bir mahkemede bir muhafaza
- eşanlamlı:
- dok
2. Any of certain coarse weedy plants with long taproots, sometimes used as table greens or in folk medicine
- synonym:
- dock ,
- sorrel ,
- sour grass
2. Uzun taprootlu bazı kaba yabani ot bitkilerinden herhangi biri, bazen masa yeşillikleri veya halk tıbbında kullanılır
- eşanlamlı:
- dok ,
- kuzukulağı ,
- ekşi çayır
3. A platform built out from the shore into the water and supported by piles
- Provides access to ships and boats
- synonym:
- pier ,
- wharf ,
- wharfage ,
- dock
3. Kıyıdan suya inşa edilmiş ve kazıklarla desteklenen bir platform
- Gemilere ve teknelere erişim sağlar
- eşanlamlı:
- iskele ,
- dok
4. A platform where trucks or trains can be loaded or unloaded
- synonym:
- dock ,
- loading dock
4. Kamyonların veya trenlerin yüklenebileceği veya boşaltılabileceği bir platform
- eşanlamlı:
- dok ,
- yükleme rampası
5. Landing in a harbor next to a pier where ships are loaded and unloaded or repaired
- May have gates to let water in or out
- "The ship arrived at the dock more than a day late"
- synonym:
- dock ,
- dockage ,
- docking facility
5. Gemilerin yüklenip boşaltıldığı veya tamir edildiği bir iskelenin yanındaki bir limana iniş
- Suyu içeri veya dışarı almak için kapıları olabilir
- "Gemi iskeleye bir günden fazla geç geldi"
- eşanlamlı:
- dok ,
- dok ücreti ,
- yerleştirme tesisi
6. The solid bony part of the tail of an animal as distinguished from the hair
- synonym:
- dock
6. Bir hayvanın kuyruğunun saçtan ayırt edilen katı kemikli kısmı
- eşanlamlı:
- dok
7. A short or shortened tail of certain animals
- synonym:
- bobtail ,
- bob ,
- dock
7. Bazı hayvanların kısa veya kısaltılmış kuyruğu
- eşanlamlı:
- kuyruksallayan ,
- bob ,
- dok
verb
1. Come into dock
- "The ship docked"
- synonym:
- dock
1. Rıhtıma gelmek
- "Gemi yanaştı"
- eşanlamlı:
- dok
2. Deprive someone of benefits, as a penalty
- synonym:
- dock
2. Birini bir ceza olarak yararlarından mahrum bırak
- eşanlamlı:
- dok
3. Deduct from someone's wages
- synonym:
- dock
3. Birinin ücretinden düşmek
- eşanlamlı:
- dok
4. Remove or shorten the tail of an animal
- synonym:
- dock ,
- tail ,
- bob
4. Bir hayvanın kuyruğunu çıkarın veya kısaltın
- eşanlamlı:
- dok ,
- kuyruk ,
- bob
5. Maneuver into a dock
- "Dock the ships"
- synonym:
- dock
5. Doka doğru manevra yapmak
- "Gemileri batırın"
- eşanlamlı:
- dok