Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "distress" into Turkish language

Türk diline "distress" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Distress

[Sıkıntı]
/dɪstrɛs/

noun

1. Psychological suffering

  • "The death of his wife caused him great distress"
    synonym:
  • distress
  • ,
  • hurt
  • ,
  • suffering

1. Psikolojik acı

  • "Karısının ölümü ona büyük sıkıntı verdi"
    eşanlamlı:
  • sıkıntı
  • ,
  • yaralamak
  • ,
  • acı çeken

2. A state of adversity (danger or affliction or need)

  • "A ship in distress"
  • "She was the classic maiden in distress"
    synonym:
  • distress

2. Bir sıkıntı durumu (tehlike veya sıkıntı veya ihtiyaç)

  • "Sıkıntı içinde bir gemi"
  • "Sıkıntıdaki klasik kızlıktı"
    eşanlamlı:
  • sıkıntı

3. Extreme physical pain

  • "The patient appeared to be in distress"
    synonym:
  • distress

3. Aşırı fiziksel ağrı

  • "Hasta sıkıntı içinde görünüyordu"
    eşanlamlı:
  • sıkıntı

4. The seizure and holding of property as security for payment of a debt or satisfaction of a claim

  • "Originally distress was a landlord's remedy against a tenant for unpaid rents or property damage but now the landlord is given a landlord's lien"
    synonym:
  • distress
  • ,
  • distraint

4. Bir borcun ödenmesi veya bir talebin karşılanması için güvenlik olarak mülkün ele geçirilmesi ve tutulması

  • "Özgün olarak sıkıntı, bir kiracının ücretsiz kiralar veya mülk hasarı için kiracıya karşı bir ev sahibinin çaresiydi, ancak şimdi ev sahibine bir ev sahibinin hacizi veriliyor"
    eşanlamlı:
  • sıkıntı
  • ,
  • haciz

verb

1. Bring into difficulties or distress, especially financial hardship

    synonym:
  • straiten
  • ,
  • distress

1. Zorluklara veya sıkıntılara, özellikle de finansal sıkıntılara neden olun

    eşanlamlı:
  • sıkıştırmak
  • ,
  • sıkıntı

2. Cause mental pain to

  • "The news of her child's illness distressed the mother"
    synonym:
  • distress

2. Zihinsel acı çektirmek

  • "Çocuğunun hastalığı haberi anneyi üzdü"
    eşanlamlı:
  • sıkıntı

Examples of using

The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.
Famine caused great distress among the people.
Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.