Translation meaning & definition of the word "dismiss" into Turkish language
Türk diline "öfke" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Dismiss
[Reddetmek]/dɪsmɪs/
verb
1. Bar from attention or consideration
- "She dismissed his advances"
- synonym:
- dismiss ,
- disregard ,
- brush aside ,
- brush off ,
- discount ,
- push aside ,
- ignore
1. Dikkat veya düşünceden uzak durmak
- "İleri ilerlemelerini reddetti"
- eşanlamlı:
- reddetmek ,
- önemsememek ,
- kenara fırlamak ,
- fırçalamak ,
- indirim ,
- kenara itmek ,
- görmezlikten gelmek
2. Cease to consider
- Put out of judicial consideration
- "This case is dismissed!"
- synonym:
- dismiss ,
- throw out
2. Düşünmeyi bırakmak
- Adli açıdan değerlendirmek
- "Bu dava reddedildi!"
- eşanlamlı:
- reddetmek ,
- dışarı atmak
3. Stop associating with
- "They dropped her after she had a child out of wedlock"
- synonym:
- dismiss ,
- send packing ,
- send away ,
- drop
3. Ilişki kurmayı bırak
- "Evlilik dışı bir çocuğu olduktan sonra onu düşürdüler"
- eşanlamlı:
- reddetmek ,
- ambalaj göndermek ,
- göndermek ,
- damlamak
4. Terminate the employment of
- Discharge from an office or position
- "The boss fired his secretary today"
- "The company terminated 25% of its workers"
- synonym:
- displace ,
- fire ,
- give notice ,
- can ,
- dismiss ,
- give the axe ,
- send away ,
- sack ,
- force out ,
- give the sack ,
- terminate
4. Istihdamını sona erdirmek
- Bir ofisten veya pozisyondan boşaltma
- "Başkan bugün sekreterini kovdu"
- "Şirket, çalışanlarının %25'ini feshetti"
- eşanlamlı:
- çıkarmak ,
- ateş ,
- önceden haber vermek ,
- edebilmek ,
- reddetmek ,
- baltayı vermek ,
- göndermek ,
- torba ,
- zorla çıkarmak ,
- çuvalı vermek ,
- sonlandırmak
5. End one's encounter with somebody by causing or permitting the person to leave
- "I was dismissed after i gave my report"
- synonym:
- dismiss ,
- usher out
5. Kişinin ayrılmasına neden olarak veya izin vererek biriyle karşılaşmasını sonlandırın
- "Raporumu verdikten sonra görevden alındım"
- eşanlamlı:
- reddetmek ,
- çıkarmak
6. Declare void
- "The president dissolved the parliament and called for new elections"
- synonym:
- dissolve ,
- dismiss
6. Geçersiz saymak
- "Cumhurbaşkanı parlamentoyu feshetti ve yeni seçim çağrısında bulundu"
- eşanlamlı:
- dağıtmak ,
- reddetmek
Examples of using
I have to dismiss Ken.
Ken'i kovmak zorundayım.
We'll dismiss class early today.
Bugün dersi erken bitireceğiz.