Translation meaning & definition of the word "dig" into Turkish language
Türk diline "dig" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Dig
[Kazmak]noun
1. The site of an archeological exploration
- "They set up camp next to the dig"
- synonym:
- dig ,
- excavation ,
- archeological site
1. Arkeolojik bir keşif alanı
- "Kazın yanına kamp kurdular"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- kazı ,
- sit alanı
2. An aggressive remark directed at a person like a missile and intended to have a telling effect
- "His parting shot was `drop dead'"
- "She threw shafts of sarcasm"
- "She takes a dig at me every chance she gets"
- synonym:
- shot ,
- shaft ,
- slam ,
- dig ,
- barb ,
- jibe ,
- gibe
2. Füze gibi bir kişiye yönelik ve etkileyici bir etkiye sahip olması amaçlanan agresif bir açıklama
- "Ayrılış atışı `drop dead'"
- "Sarcazm şaftları attı"
- "Her fırsatta bana kazı yapıyor"
- eşanlamlı:
- atış ,
- şaft ,
- çarpmak ,
- kazmak ,
- diken ,
- uyuşmak ,
- alay
3. A small gouge (as in the cover of a book)
- "The book was in good condition except for a dig in the back cover"
- synonym:
- dig
3. Küçük bir oyuk (bir kitabın kapağında olduğu gibi)
- "Kitap arka kapaktaki bir kazı dışında iyi durumdaydı"
- eşanlamlı:
- kazmak
4. The act of digging
- "There's an interesting excavation going on near princeton"
- synonym:
- excavation ,
- digging ,
- dig
4. Kazma eylemi
- "Princeton yakınlarında ilginç bir kazı var"
- eşanlamlı:
- kazı ,
- kazma ,
- kazmak
5. The act of touching someone suddenly with your finger or elbow
- "She gave me a sharp dig in the ribs"
- synonym:
- dig ,
- jab
5. Birine aniden parmağınızla veya dirseğinizle dokunma eylemi
- "Bana kaburgalarda keskin bir kazı yaptı"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- saplamak
verb
1. Turn up, loosen, or remove earth
- "Dig we must"
- "Turn over the soil for aeration"
- synonym:
- dig ,
- delve ,
- cut into ,
- turn over
1. Açın, gevşetin veya dünyayı çıkarın
- "Zorundayız demek"
- "Havalandırma için toprağın üzerine dönün"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- araştırmak ,
- karışmak ,
- ters çevirmek
2. Create by digging
- "Dig a hole"
- "Dig out a channel"
- synonym:
- dig ,
- dig out
2. Kazarak yaratmak
- "Bir delik aç"
- "Kanal kaz" dig out"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- kazıp çıkarmak
3. Work hard
- "She was digging away at her math homework"
- "Lexicographers drudge all day long"
- synonym:
- labor ,
- labour ,
- toil ,
- fag ,
- travail ,
- grind ,
- drudge ,
- dig ,
- moil
3. Çok çalışmak
- "Matematik ödevini kazıyordu"
- "Leksikograflar gün boyu sürüklenir"
- eşanlamlı:
- işgücü ,
- emek ,
- yormak ,
- bozmak ,
- zımparalamak ,
- köle ,
- kazmak ,
- uğraşmak
4. Remove, harvest, or recover by digging
- "Dig salt"
- "Dig coal"
- synonym:
- dig ,
- dig up ,
- dig out
4. Kazarak çıkarın, hasat edin veya kurtarın
- "Dig tuzu"
- "Dig kömür"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- kazıp çıkarmak
5. Thrust down or into
- "Dig the oars into the water"
- "Dig your foot into the floor"
- synonym:
- dig
5. Aşağı veya içine itmek
- "Kürekleri suya batırın"
- "Ayağını yere indir"
- eşanlamlı:
- kazmak
6. Remove the inner part or the core of
- "The mining company wants to excavate the hillside"
- synonym:
- excavate ,
- dig ,
- hollow
6. İç kısmını veya çekirdeğini çıkarın
- "Madencilik şirketi yamaç kazmak istiyor"
- eşanlamlı:
- kazmak ,
- boş
7. Poke or thrust abruptly
- "He jabbed his finger into her ribs"
- synonym:
- jab ,
- prod ,
- stab ,
- poke ,
- dig
7. Dürtmek veya aniden itmek
- "Parmağını kaburgalarına soktu"
- eşanlamlı:
- saplamak ,
- özendirmek ,
- dürtmek ,
- kazmak
8. Get the meaning of something
- "Do you comprehend the meaning of this letter?"
- synonym:
- grok ,
- get the picture ,
- comprehend ,
- savvy ,
- dig ,
- grasp ,
- compass ,
- apprehend
8. Bir şeyin anlamını bulmak
- "Bu mektubun anlamını biliyor musun?"
- eşanlamlı:
- mağara ,
- resmi çekmek ,
- anlamak ,
- bilmek ,
- kazmak ,
- kapmak ,
- pusula ,
- tutuklamak