Translation meaning & definition of the word "die" into Turkish language
Türk diline "ölmek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Die
[Ölmek]noun
1. A small cube with 1 to 6 spots on the six faces
- Used in gambling to generate random numbers
- synonym:
- die ,
- dice
1. Altı yüzünde 1 ila 6 nokta bulunan küçük bir küp
- Rastgele sayılar oluşturmak için kumarda kullanılır
- eşanlamlı:
- ölmek ,
- zar
2. A device used for shaping metal
- synonym:
- die
2. Metal şekillendirme için kullanılan bir cihaz
- eşanlamlı:
- ölmek
3. A cutting tool that is fitted into a diestock and used for cutting male (external) screw threads on screws or bolts or pipes or rods
- synonym:
- die
3. Bir distoka takılan ve vidalar veya cıvatalar veya borular veya çubuklar üzerindeki erkek (harici) vida dişlerini kesmek için kullanılan bir kesici alet
- eşanlamlı:
- ölmek
verb
1. Pass from physical life and lose all bodily attributes and functions necessary to sustain life
- "She died from cancer"
- "The children perished in the fire"
- "The patient went peacefully"
- "The old guy kicked the bucket at the age of 102"
- synonym:
- die ,
- decease ,
- perish ,
- go ,
- exit ,
- pass away ,
- expire ,
- pass ,
- kick the bucket ,
- cash in one's chips ,
- buy the farm ,
- conk ,
- give-up the ghost ,
- drop dead ,
- pop off ,
- choke ,
- croak ,
- snuff it
1. Fiziksel yaşamdan geçin ve yaşamı sürdürmek için gerekli tüm bedensel nitelikleri ve işlevleri kaybedersiniz
- "Kanserden öldü"
- "Çocuklar yangında öldü"
- "Hasta huzur içinde gitti"
- "Yaşlı adam 102 yaşında kovayı tekmeledi"
- eşanlamlı:
- ölmek ,
- aldatmak ,
- çürümek ,
- gitmek ,
- çıkış ,
- geçmek ,
- bitmek ,
- kovayı tekmelemek ,
- birinin fişindeki nakit ,
- çiftliği satın al ,
- burun ,
- hayaleti teslim et ,
- düşüp ölmek ,
- çekip gitmek ,
- boğmak ,
- gaklamak ,
- kokla bunu
2. Suffer or face the pain of death
- "Martyrs may die every day for their faith"
- synonym:
- die
2. Ölüm acısı çek ya da yüzleş
- "Martiler inançları için her gün ölebilirler"
- eşanlamlı:
- ölmek
3. Be brought to or as if to the point of death by an intense emotion such as embarrassment, amusement, or shame
- "I was dying with embarrassment when my little lie was discovered"
- "We almost died laughing during the show"
- synonym:
- die
3. Utanç, eğlence veya utanç gibi yoğun bir duygu tarafından ölüm noktasına getirilmek veya sanki
- "Küçük yalanım keşfedildiğinde utançtan ölüyordum"
- "Şov sırasında neredeyse gülerek ölüyorduk"
- eşanlamlı:
- ölmek
4. Stop operating or functioning
- "The engine finally went"
- "The car died on the road"
- "The bus we travelled in broke down on the way to town"
- "The coffee maker broke"
- "The engine failed on the way to town"
- "Her eyesight went after the accident"
- synonym:
- fail ,
- go bad ,
- give way ,
- die ,
- give out ,
- conk out ,
- go ,
- break ,
- break down
4. Çalışmayı veya çalışmayı durdurun
- "Motor sonunda gitti"
- "Araba yolda öldü"
- "Gezdiğimiz otobüs kasabaya giderken bozuldu"
- "Kahve makinesi bozuldu"
- "Motor şehre giderken arızalandı"
- "Görüşü kazadan sonra gitti"
- eşanlamlı:
- başarısız ,
- bozulmak ,
- yol vermek ,
- ölmek ,
- yaymak ,
- araya sokmak ,
- gitmek ,
- kırma ,
- bozmak
5. Feel indifferent towards
- "She died to worldly things and eventually entered a monastery"
- synonym:
- die
5. Kayıtsız kalmak
- "Dünyaca şeylere öldü ve sonunda bir manastıra girdi"
- eşanlamlı:
- ölmek
6. Languish as with love or desire
- "She dying for a cigarette"
- "I was dying to leave"
- synonym:
- die
6. Aşk ya da arzu gibi çürümek
- "Sigara için ölüyor"
- "Gitmek için ölüyordum"
- eşanlamlı:
- ölmek
7. Cut or shape with a die
- "Die out leather for belts"
- synonym:
- die ,
- die out
7. Kalıpla kes veya şekillendir
- "Kemerler için deri çıkar"
- eşanlamlı:
- ölmek ,
- tükenip gitmek
8. To be on base at the end of an inning, of a player
- synonym:
- die
8. Bir vuruşun sonunda, bir oyuncunun tabanında olmak
- eşanlamlı:
- ölmek
9. Lose sparkle or bouquet
- "Wine and beer can pall"
- synonym:
- die ,
- pall ,
- become flat
9. Parıltı veya buket kaybetmek
- "Şarap ve bira soldurabilir"
- eşanlamlı:
- ölmek ,
- perde ,
- düzleşmek
10. Disappear or come to an end
- "Their anger died"
- "My secret will die with me!"
- synonym:
- die
10. Ya ortadan kaybol ya da sona er
- "Öfkeleri öldü"
- "Sırrım benimle ölecek!"
- eşanlamlı:
- ölmek
11. Suffer spiritual death
- Be damned (in the religious sense)
- "Whosoever..believes in me shall never die"
- synonym:
- die
11. Ruhsal ölüm acısı çekmek
- Lanet olsun (dini anlamda)
- "Kim olursa..bana inanırsa asla ölmeyecek"
- eşanlamlı:
- ölmek