Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "diamond" into Turkish language

Türk diline "elmas" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Diamond

[Pırlanta]
/daɪmənd/

noun

1. A transparent piece of diamond that has been cut and polished and is valued as a precious gem

    synonym:
  • diamond

1. Kesilmiş ve cilalanmış ve değerli bir mücevher olarak değer verilen şeffaf bir elmas parçası

    eşanlamlı:
  • pırlanta

2. Very hard native crystalline carbon valued as a gem

    synonym:
  • diamond
  • ,
  • adamant

2. Bir mücevher olarak değer verilen çok sert yerli kristal karbon

    eşanlamlı:
  • pırlanta
  • ,
  • kararlı

3. A parallelogram with four equal sides

  • An oblique-angled equilateral parallelogram
    synonym:
  • rhombus
  • ,
  • rhomb
  • ,
  • diamond

3. Dört eşit kenarlı bir paralelkenar

  • Eğik açılı bir eşkenar paralelkenar
    eşanlamlı:
  • eşkenar dörtgen
  • ,
  • main
  • ,
  • pırlanta

4. A playing card in the minor suit that has one or more red rhombuses on it

  • "He led a small diamond"
  • "Diamonds were trumps"
    synonym:
  • diamond

4. Üzerinde bir veya daha fazla kırmızı eşkenar dörtgen bulunan küçük takım elbiseli bir oyun kartı

  • "Küçük bir elmasa liderlik etti"
  • "Elmaslar kozdu"
    eşanlamlı:
  • pırlanta

5. The area of a baseball field that is enclosed by 3 bases and home plate

    synonym:
  • baseball diamond
  • ,
  • diamond
  • ,
  • infield

5. 3 taban ve ev plakası ile çevrili bir beyzbol sahasının alanı

    eşanlamlı:
  • beyzbol sahası
  • ,
  • pırlanta
  • ,
  • tarla

6. The baseball playing field

    synonym:
  • ball field
  • ,
  • baseball field
  • ,
  • diamond

6. Beyzbol oyun alanı

    eşanlamlı:
  • top sahası
  • ,
  • beyzbol sahası
  • ,
  • pırlanta

Examples of using

I'm the guy who knows where Tom hid the diamond.
Tom'un elması nereye sakladığını bilen adam benim.
He stole the diamond.
O elmas çaldı.
This diamond costs a fortune.
Bu elmas servet tutar.