Translation meaning & definition of the word "desire" into Turkish language

noun

1. The feeling that accompanies an unsatisfied state

synonym:
• desire

1. Tatminsiz bir duruma eşlik eden duygu

eşanlamlı:
• arzu

2. An inclination to want things

• "A man of many desires"

synonym:
• desire

2. Bir şeyleri istemeye meyilli

• "Birçok arzuların adamı"

eşanlamlı:
• arzu

3. Something that is desired

synonym:
• desire

3. Arzu edilen bir şey

eşanlamlı:
• arzu

verb

1. Feel or have a desire for

• Want strongly

• "I want to go home now"

• "I want my own room"

synonym:
• desire
,
• want

1. Hissetmek veya arzu etmek

• Şiddetle istemek

• "Şimdi eve gitmek istiyorum"

• "Kendi odamı istiyorum"

eşanlamlı:
• arzu

2. Expect and wish

• "I trust you will behave better from now on"

• "I hope she understands that she cannot expect a raise"

synonym:
• hope
,
• trust
,
• desire

2. Bekleyiş ve dilek

• "Şu andan itibaren daha iyi davranacağına inanıyorum"

• "Umarım zam bekleyemeyeceğini anlar"

eşanlamlı:
• umut
,
• güven
,
• arzu

3. Express a desire for

synonym:
• desire

3. Arzusunu ifade etmek

eşanlamlı:
• arzu

Examples of using

Tom had no desire to stay home by himself.

Tom'un tek başına evde kalma arzusu yoktu.

Tom had no desire to live in Boston.

Tom'un Boston'da yaşama arzusu yoktu.

Tom had no desire to learn French.

Tom'un Fransızca öğrenme arzusu yoktu.

Tom had no desire to argue with Mary.

Tom'un Mary ile tartışma arzusu yoktu.

There is no limit to human desire.

İnsan arzusunda hiçbir sınır yoktur.

Don't confuse love and desire.

Sevgiyi ve arzuyu karıştırma.

I have no desire to stay here.

Burada kalma isteğim yok.

The basic job of an advertising agency is to figure out how to turn a desire into a need.

Bir reklam ajansının temel işi nasıl bir isteğin bir ihtiyaca çevrileceğini bulmaktır.

Tom has no desire to study French.

Tom'un Fransızca çalışma isteği yok.

Tom has no desire to go dancing with Mary.

Tom'un Mary ile dansa gitme arzusu yok.

Tom has no desire to go to Boston.

Tom'un Boston'a gitme arzusu yok.

Tom has no desire to learn how to speak French.

Tom'un Fransızcayı konuşmayı öğrenme arzusu yok.

You've been the best dog one could desire!

Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!

The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments.

Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.

A chance to do as we please, especially to do as little hard work as possible, is a secret desire of almost everybody.

İstediğimiz gibi bir yapma fırsatı, özellikle mümkün olduğu kadar çok az zor işi yapmak neredeyse herkesin gizli bir arzusudur.

Americans simply had no desire to fight.

Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.

Follow your desire.

Arzularınızı izleyin.

Do you have a desire to change jobs?

İş değiştirmek istiyor musun?

Tom has a desire to be wealthy.

Tom'un zengin olma arzusu var.

There is no one who doesn't desire peace.

Barışı istemeyen kimse yok.