Translation meaning & definition of the word "deplorable" into Turkish language
Türk diline "sevilmez" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Deplorable
[Acıklı]/dɪplɔrəbəl/
adjective
1. Bad
- Unfortunate
- "My finances were in a deplorable state"
- "A lamentable decision"
- "Her clothes were in sad shape"
- "A sorry state of affairs"
- synonym:
- deplorable ,
- distressing ,
- lamentable ,
- pitiful ,
- sad ,
- sorry
1. Kötü
- Talihsiz
- "Maliyem içler acısı bir durumdaydı"
- "Acı verici bir karar"
- "Giysileri üzgün durumdaydı"
- "Üzgün bir durum"
- eşanlamlı:
- acıklı ,
- üzücü ,
- üzgün ,
- merhametli ,
- özür
2. Of very poor quality or condition
- "Deplorable housing conditions in the inner city"
- "Woeful treatment of the accused"
- "Woeful errors of judgment"
- synonym:
- deplorable ,
- execrable ,
- miserable ,
- woeful ,
- wretched
2. Çok düşük kalite veya durum
- "İç şehirdeki iç mekan konut koşulları"
- "Sanığa kötü muamele"
- "Korku yanlışları"
- eşanlamlı:
- acıklı ,
- iğrenç ,
- zavallı
3. Bringing or deserving severe rebuke or censure
- "A criminal waste of talent"
- "A deplorable act of violence"
- "Adultery is as reprehensible for a husband as for a wife"
- synonym:
- condemnable ,
- criminal ,
- deplorable ,
- reprehensible ,
- vicious
3. Ağır azarlama veya kınamak getirmek veya hak etmek
- "Yetenek kaybı"
- "Acımasız bir şiddet eylemi"
- "Pişmanlık bir koca için bir karı için olduğu kadar kınanabilir"
- eşanlamlı:
- mahkum edilebilir ,
- suçlu ,
- acıklı ,
- kınanması gereken ,
- şiddetli