Examples of using
Tom is a retired dentist.
Tom emekli bir diş hekimi.
You should go to a dentist immediately.
Derhal bir dişçiye gitmelisin.
Tom is my dentist.
Tom benim dişçim.
Mr. Jones made Mary go to the dentist.
Bay Jones Mary'yi dişçiye gönderdi.
Mr. Jones had Mary go to the dentist.
Bay Jones Mary'yi dişçiye gönderdi.
Mr. Suzuki isn't a dentist. He's a physician.
Bay Suzuki bir dişçi değildir. O bir doktordur.
Let me introduce you to a good dentist.
Seni iyi bir diş hekimi ile tanıştırayım.
You should go see a dentist.
Bir dişçi görmelisin.
Tom had his wisdom teeth taken out by a twenty-four year old dentist.
Tom'un yirmilik dişleri yirmi dört yaşında diş hekimi tarafından çekildi.
Tom has a dentist appointment at 2:30.
Tom'un 2.30'da dişçi randevusu var.
Tom has a son who is a dentist.
Tom'un dişçi olan bir oğlu vardır.
I shouldn't have to go to the dentist again for a while.
Ben bir süre için tekrar dişçiye gitmek zorunda kalmamalıyım.
She advised him to see the dentist.
O ona dişçiyi görmesini tavsiye etti.
She advised him to see the dentist, but he said that he didn't have enough time to do so.
O ona bir dişçi görmesini tavsiye etti fakat o öyle yapacak yeterli zamanı olmadığını söyledi.
The dentist put in a temporary filling.
Diş hekimi geçici dolgu yerleştirdi.
I am going to see the dentist tomorrow.
Yarın dişçiyle görüşeceğim.
My mother advised me to see the dentist.
Annem diş hekimi ile görüşmemi tavsiye etti.
She goes to the dentist every other day.
Gün aşırı dişçiye gider.
He went to the dentist.
O, dişçiye gitti.
The dentist pulled out her bad tooth.
Dişçi onun kötü dişini çekti.
