Translation meaning & definition of the word "delay" into Turkish language

noun

1. Time during which some action is awaited

• "Instant replay caused too long a delay"

• "He ordered a hold in the action"

synonym:
• delay
,
• hold
,
• time lag
,
• postponement
,
• wait

1. Bazı eylemlerin beklendiği süre

• "Anlık tekrar çok uzun bir gecikmeye neden oldu"

• "Eylemde bir bekletme emri verdi"

eşanlamlı:
• gecikme
,
• tutma
,
• zaman gecikmesi
,
• geciktirme
,
• bekleme

2. The act of delaying

• Inactivity resulting in something being put off until a later time

synonym:
• delay
,
• holdup

2. Geciktirme eylemi

• Hareketsizlik, bir şeyin daha sonraki bir zamana kadar ertelenmesine neden olur

eşanlamlı:
• gecikme
,
• gecikmek

verb

1. Cause to be slowed down or delayed

• "Traffic was delayed by the bad weather"

• "She delayed the work that she didn't want to perform"

synonym:
• delay
,
• detain
,
• hold up

1. Yavaşlatmak veya geciktirmek için neden

• "Trafik kötü hava nedeniyle ertelendi"

• "Yapmak istemediği işi erteledi"

eşanlamlı:
• gecikme
,
• gözaltına almak
,
• tutmak

2. Act later than planned, scheduled, or required

• "Don't delay your application to graduate school or else it won't be considered"

synonym:
• delay

2. Planlanandan, planlanandan veya gerekenden daha geç hareket edin

• "Lisansüstü okula başvurunuzu ertelemeyin, aksi halde dikkate alınmaz"

eşanlamlı:
• gecikme

3. Stop or halt

• "Please stay the bloodshed!"

synonym:
• stay
,
• detain
,
• delay

3. Dur ya da dur

• "Lütfen kan dökmeye devam edin!"

eşanlamlı:
• kalmak
,
• gözaltına almak
,
• gecikme

4. Slow the growth or development of

• "The brain damage will retard the child's language development"

synonym:
• check
,
• retard
,
• delay

4. Büyümesini veya gelişimini yavaşlatmak

• "Beyin hasarı çocuğun dil gelişimini geciktirir"

eşanlamlı:
• check
,
• geciktirmek
,
• gecikme

Examples of using

The delay was unavoidable.

Gecikme kaçınılmazdı.

What's the delay?

Gecikme nedir?

What is the delay?

Gecikme nedir?

There's no excuse for his delay.

Onun gecikmesi için hiçbir bahane yok.

The bus has a delay of ten minutes.

Otobüsün on dakikalık bir gecikmesi var.

The bus has a ten-minute delay.

Otobüsün, on dakikalık rotarı var.

There is no excuse for his delay.

Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.

I'm sorry for the delay in responding.

Yanıtlamadaki gecikme için üzgünüm.

He was irritated by her delay.

O, onun gecikmesine sinirlendi.

I must apologize for the delay.

Gecikme için özür dilemeliyim.

We must allow for some delay.

Biraz gecikmeyi hesaba katmalıyız.

It's necessary to discuss the problem without delay.

Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.

His delay admits of no excuse.

Onun gecikmesi için bir muazeret yok.

The weather will delay the start of the race.

Hava yarışın başlamasını geciktirecek.

I must set about that work without delay.

Gecikmeden o işe başlamalıyım.

His delay of coming here on time is due to a traffic accident.

Onun zamanında buraya gelmesinin ertelenmesi bir trafik kazası yüzündendir.

The delay forced us to stay overnight in an expensive hotel.

Gecikme bizi pahalı bir otelde bir gece kalmaya zorladı.

Possibly, the accident will delay his arrival.

Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.

Bob got impatient at his wife's delay.

Bob eşinin gecikmesine sabırsızlandı.

In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.

Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.