Translation meaning & definition of the word "dealing" into Turkish language

noun

1. Method or manner of conduct in relation to others

• "Honest dealing"

synonym:
• dealing

1. Başkaları ile ilgili yöntem veya davranış biçimi

• "Dürüst muamele"

eşanlamlı:
• ticaret

2. The act of transacting within or between groups (as carrying on commercial activities)

• "No transactions are possible without him"

• "He has always been honest is his dealings with me"

synonym:
• transaction
,
• dealing
,
• dealings

2. Gruplar içinde veya gruplar arasında işlem yapma eylemi (ticari faaliyetleri sürdürürken)

• "Onsuz hiçbir işlem mümkün değildir"

• "Benimle olan ilişkileri hep dürüst olmuştur"

eşanlamlı:
• işlem
,
• ticaret
,
• ilişki

Examples of using

Tom is having trouble dealing with the pain.

Tom ağrısıyla ilgilenirken sorun yaşıyor.

Tom is still dealing with that problem.

Tom o sorunla hâlâ ilgileniyor.

Tom has trouble dealing with this kind of situation.

Tom'un bu tür durumla başetme sorunu var.

Tom has trouble dealing with stress.

Tom'un stresle başetme sorunu var.

Tom has trouble dealing with people like Mary.

Tom'un Mary gibi insanlarla başetme sorunu var.

I know who we're dealing with.

Kimle ilgilendiğimizi biliyorum.

I know what I'm dealing with.

Ne ile ilgilendiğimi biliyorum.

I had some problems dealing with Tom.

Tom'la ilgili bazı sorunlarım vardı.

I don't feel like dealing with Tom right now.

Şimdi canım Tom'la ilgilenmek istemiyor.

Tom is dealing drugs.

Tom ilaçları dağıtıyor.

We're dealing with it.

Onunla ilgileniyoruz.

Tom had some problems dealing with Mary.

Tom'un Mary ile ilgili bazı sorunları vardı.

Tom has trouble dealing with verbal abuse.

Tom'un sözlü tacizle başı belada.

Tom didn't have enough experience in dealing with that kind of problem.

Tom'un o tür bir sorunla ilgilenmek için yeterli deneyimi yoktu.

Tom is having trouble dealing with his son's suicide.

Tom oğlunun intiharı ile başa çıkmada sorun yaşıyor.

A lot of people are dealing with hay fever now.

Birçok insan artık saman nezlesinin üstesinden geliyorlar.

A lot of people are dealing with allergies now.

Birçok insan artık allerjilerin üstesinden geliyorlar.

I spent a great deal of time dealing with that problem last week.

Geçen hafta o sorunla ilgilenerek epeyce zaman harcadım.

There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.

Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.

You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.

Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.