Translation meaning & definition of the word "date" into Turkish language
Türk diline "tarih" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Date
[Tarih]noun
1. The specified day of the month
- "What is the date today?"
- synonym:
- date ,
- day of the month
1. Ayın belirtilen günü
- "Bugün tarih nedir?"
- eşanlamlı:
- tarih ,
- ayın günü
2. A participant in a date
- "His date never stopped talking"
- synonym:
- date ,
- escort
2. Bir tarihte bir katılımcı
- "Onun randevusu konuşmayı hiç bırakmadı"
- eşanlamlı:
- tarih ,
- eskort
3. A meeting arranged in advance
- "She asked how to avoid kissing at the end of a date"
- synonym:
- date ,
- appointment ,
- engagement
3. Önceden bir toplantı ayarlandı
- "Bir randevunun sonunda öpüşmekten nasıl kaçınacağını sordu"
- eşanlamlı:
- tarih ,
- randevu ,
- nişanlanma
4. A particular but unspecified point in time
- "They hoped to get together at an early date"
- synonym:
- date ,
- particular date
4. Zaman içinde belirli ama belirtilmemiş bir nokta
- "Erken bir tarihte bir araya gelmeyi umuyorlardı"
- eşanlamlı:
- tarih ,
- belirli tarih
5. The present
- "They are up to date"
- "We haven't heard from them to date"
- synonym:
- date
5. Şimdiki
- "Onlar güncel"
- "Onlardan bugüne kadar haber alamadık"
- eşanlamlı:
- tarih
6. The particular day, month, or year (usually according to the gregorian calendar) that an event occurred
- "He tried to memorizes all the dates for his history class"
- synonym:
- date
6. Bir olayın meydana geldiği belirli gün, ay veya yıl (genellikle gregoryen takvimine göre)
- "Tarih dersi için tüm tarihleri ezberlemeye çalıştı"
- eşanlamlı:
- tarih
7. A particular day specified as the time something happens
- "The date of the election is set by law"
- synonym:
- date
7. Bir şeyin gerçekleştiği zaman olarak belirtilen belirli bir gün
- "Seçim tarihi kanunla belirlenir"
- eşanlamlı:
- tarih
8. Sweet edible fruit of the date palm with a single long woody seed
- synonym:
- date
8. Tek bir uzun odunsu tohum ile hurma tatlı yenilebilir meyve
- eşanlamlı:
- tarih
verb
1. Go on a date with
- "Tonight she is dating a former high school sweetheart"
- synonym:
- date
1. Biriyle çıkmak
- "Bu gece eski bir lise aşkıyla çıkıyor"
- eşanlamlı:
- tarih
2. Stamp with a date
- "The package is dated november 24"
- synonym:
- date ,
- date stamp
2. Tarihi olan pul
- "Paket 24 kasım tarihli"
- eşanlamlı:
- tarih ,
- tarih damgası
3. Assign a date to
- Determine the (probable) date of
- "Scientists often cannot date precisely archeological or prehistorical findings"
- synonym:
- date
3. Tarih belirlemek
- (Olası) tarihini belirleyin
- "Bilim adamları genellikle tam olarak arkeolojik veya tarih öncesi bulgulara dayanamazlar"
- eşanlamlı:
- tarih
4. Date regularly
- Have a steady relationship with
- "Did you know that she is seeing an older man?"
- "He is dating his former wife again!"
- synonym:
- go steady ,
- go out ,
- date ,
- see
4. Düzenli tarih
- Ile istikrarlı bir ilişki kurmak
- "Yaşlı bir adamla görüştüğünü biliyor muydun?"
- "O yine eski karısıyla çıkıyor!"
- eşanlamlı:
- sabit gitmek ,
- çıkmak ,
- tarih ,
- görmek
5. Provide with a dateline
- Mark with a date
- "She wrote the letter on monday but she dated it saturday so as not to reveal that she procrastinated"
- synonym:
- date
5. Bir dateline sağlayın
- Tarih ile işaretle
- "O mektubu pazartesi günü yazdı ama ertelediğini ortaya çıkarmamak için cumartesi günü tarihli"
- eşanlamlı:
- tarih