Translation meaning & definition of the word "dare" into Turkish language
Türk diline "dare" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Dare
[Cüret etmek]/dɛr/
noun
1. A challenge to do something dangerous or foolhardy
- "He could never refuse a dare"
- synonym:
- dare ,
- daring
1. Tehlikeli veya aptalca bir şey yapmak için bir meydan okuma
- "Bir cesareti asla reddedemezdi"
- eşanlamlı:
- cüret etmek ,
- cüretli
verb
1. Take upon oneself
- Act presumptuously, without permission
- "How dare you call my lawyer?"
- synonym:
- make bold ,
- dare ,
- presume
1. Üzerine almak
- İzinsiz, küstahça hareket edin
- "Avukatımı aramaya nasıl cüret edersin?"
- eşanlamlı:
- cesur yapmak ,
- cüret etmek ,
- varsaymak
2. To be courageous enough to try or do something
- "I don't dare call him", "she dares to dress differently from the others"
- synonym:
- dare
2. Bir şeyler yapmaya ya da yapmaya çalışacak kadar cesur olmak
- "Onu aramaya cesaret edemiyorum", "ötekilerden farklı giyinmeye cüret ediyor"
- eşanlamlı:
- cüret etmek
3. Challenge
- "I dare you!"
- synonym:
- defy ,
- dare
3. Meydan okuma
- "Sana cesaret ediyorum!"
- eşanlamlı:
- karşı gelmek ,
- cüret etmek
Examples of using
Tom didn't dare say anything.
Tom bir şey söylemeye cesaret etmedi.
I don't dare talk to her.
Ona söylemeye cesaret edemiyorum.
Don't you dare ask Tom that.
Onu Tom'a sormaya cesaretin yok mu?