Translation meaning & definition of the word "dance" into Turkish language
Türk diline "dans" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Dance
[Dans etmek]/dæns/
noun
1. An artistic form of nonverbal communication
- synonym:
- dance
1. Sözsüz iletişimin sanatsal bir biçimi
- eşanlamlı:
- dans etmek
2. A party of people assembled for dancing
- synonym:
- dance
2. Dans etmek için bir grup insan toplandı
- eşanlamlı:
- dans etmek
3. Taking a series of rhythmical steps (and movements) in time to music
- synonym:
- dancing ,
- dance ,
- terpsichore ,
- saltation
3. Müziğe zamanında bir dizi ritmik adım (ve hareket) atmak
- eşanlamlı:
- dans ,
- dans etmek ,
- terpsikhore ,
- zıplama
4. A party for social dancing
- synonym:
- dance
4. Sosyal dans için bir parti
- eşanlamlı:
- dans etmek
verb
1. Move in a graceful and rhythmical way
- "The young girl danced into the room"
- synonym:
- dance
1. Zarif ve ritmik bir şekilde hareket edin
- "Genç kız odada dans etti"
- eşanlamlı:
- dans etmek
2. Move in a pattern
- Usually to musical accompaniment
- Do or perform a dance
- "My husband and i like to dance at home to the radio"
- synonym:
- dance ,
- trip the light fantastic ,
- trip the light fantastic toe
2. Örnekte hareket etmek
- Genellikle müzik eşliğinde
- Dans et ya da yap
- "Kocam ve ben evde radyoda dans etmeyi seviyoruz"
- eşanlamlı:
- dans etmek ,
- işığı harika gezdir ,
- işığı fantastik ayak parmağını gezdirin
3. Skip, leap, or move up and down or sideways
- "Dancing flames"
- "The children danced with joy"
- synonym:
- dance
3. Atla, sıçra veya yukarı ve aşağı veya yana doğru hareket et
- "Dancing flaces"
- "Çocuklar sevinçle dans etti"
- eşanlamlı:
- dans etmek
Examples of using
Tom is the only one here who can dance.
Tom burada dans edebilen tek kişidir.
Tom is the only one here who can dance.
Burada dans edebilen tek kişi Tom'dur.
I'm teaching myself to tap dance.
Kendime step dansı yapmayı öğretiyorum.