Translation meaning & definition of the word "curve" into Turkish language
Türk diline "eğri" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Curve
[Viraj]noun
1. The trace of a point whose direction of motion changes
- synonym:
- curve ,
- curved shape
1. Hareket yönü değişen bir noktanın izi
- eşanlamlı:
- viraj ,
- kavisli şekil
2. A line on a graph representing data
- synonym:
- curve
2. Verileri temsil eden bir grafik üzerindeki bir çizgi
- eşanlamlı:
- viraj
3. A pitch of a baseball that is thrown with spin so that its path curves as it approaches the batter
- synonym:
- curve ,
- curve ball ,
- breaking ball ,
- bender
3. Bir beyzbol topunun bir perdesi, meyile yaklaşırken yolu eğrilecek şekilde döndürülür
- eşanlamlı:
- viraj ,
- curve ball ,
- kırma topu ,
- cümbüş
4. The property possessed by the curving of a line or surface
- synonym:
- curvature ,
- curve
4. Bir çizginin veya yüzeyin kıvrımının sahip olduğu özellik
- eşanlamlı:
- eğrilik ,
- viraj
5. Curved segment (of a road or river or railroad track etc.)
- synonym:
- bend ,
- curve
5. Kavisli segment (bir yol veya nehir veya demiryolu rayının vb.)
- eşanlamlı:
- bükmek ,
- viraj
verb
1. Turn sharply
- Change direction abruptly
- "The car cut to the left at the intersection"
- "The motorbike veered to the right"
- synonym:
- swerve ,
- sheer ,
- curve ,
- trend ,
- veer ,
- slue ,
- slew ,
- cut
1. Keskin bir şekilde dön
- Yönünüzü aniden değiştirin
- "Araba kavşakta sola doğru kesti"
- "Motorsiklet sağa döndü"
- eşanlamlı:
- çelmek ,
- şeffaf ,
- viraj ,
- eğilim ,
- saptırmak ,
- çevirmek ,
- slay ,
- kesmek
2. Extend in curves and turns
- "The road winds around the lake"
- "The path twisted through the forest"
- synonym:
- wind ,
- twist ,
- curve
2. Eğriler ve dönüşler halinde uzayın
- "Yol gölün etrafını sarar"
- "Yol ormanda dolandı"
- eşanlamlı:
- rüzgâr ,
- bükme ,
- viraj
3. Form an arch or curve
- "Her back arches"
- "Her hips curve nicely"
- synonym:
- arch ,
- curve ,
- arc
3. Bir kemer veya eğri oluşturun
- "Arka kemerleri"
- "Kalçaları eğri güzel"
- eşanlamlı:
- archaic ,
- viraj ,
- ark
4. Bend or cause to bend
- "He crooked his index finger"
- "The road curved sharply"
- synonym:
- crook ,
- curve
4. Bükmek veya bükmek neden
- "İşaret parmağını çarptı"
- "Yol keskin kavisli"
- eşanlamlı:
- dolandırıcı ,
- viraj
5. Form a curl, curve, or kink
- "The cigar smoke curled up at the ceiling"
- synonym:
- curl ,
- curve ,
- kink
5. Bir kıvrım, eğri veya bükülme oluşturun
- "Puro dumanı tavanda kıvrıldı"
- eşanlamlı:
- kıvırmak ,
- viraj ,
- kapris