Translation meaning & definition of the word "curse" into Turkish language
Türk diline "hemşire" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Curse
[Küfür]/kərs/
noun
1. Profane or obscene expression usually of surprise or anger
- "Expletives were deleted"
- synonym:
- curse ,
- curse word ,
- expletive ,
- oath ,
- swearing ,
- swearword ,
- cuss
1. Küfürlü veya müstehcen ifade genellikle sürpriz veya öfke
- "Pletifler silindi"
- eşanlamlı:
- küfür ,
- tamamlayıcı ,
- yemin ,
- küfretmek
2. An appeal to some supernatural power to inflict evil on someone or some group
- synonym:
- execration ,
- condemnation ,
- curse
2. Birine veya bir gruba kötülük yapmak için bazı doğaüstü güçlere itiraz
- eşanlamlı:
- iğrenme ,
- kınama ,
- küfür
3. An evil spell
- "A witch put a curse on his whole family"
- "He put the whammy on me"
- synonym:
- hex ,
- jinx ,
- curse ,
- whammy
3. Kötü büyü
- "Bir cadı bütün ailesine lanet yağdırdı"
- "Whammy'yi bana taktı"
- eşanlamlı:
- nazar ,
- jinx ,
- küfür ,
- darbe
4. Something causing misery or death
- "The bane of my life"
- synonym:
- bane ,
- curse ,
- scourge ,
- nemesis
4. Sefalete veya ölüme sebep olan bir şey
- "Hayatımın kanadı"
- eşanlamlı:
- bane ,
- küfür ,
- kırbaçlamak ,
- nemesis
5. A severe affliction
- synonym:
- curse ,
- torment
5. Ağır bir acı
- eşanlamlı:
- küfür ,
- işkence
verb
1. Utter obscenities or profanities
- "The drunken men were cursing loudly in the street"
- synonym:
- curse ,
- cuss ,
- blaspheme ,
- swear ,
- imprecate
1. Tamamen müstehcenlik veya küfürler
- "Sarhoş adamlar sokakta yüksek sesle küfür ediyorlardı"
- eşanlamlı:
- küfür ,
- küfretmek ,
- yemin etmek ,
- beddua etmek
2. Heap obscenities upon
- "The taxi driver who felt he didn't get a high enough tip cursed the passenger"
- synonym:
- curse
2. Müstehcenliklerini yığmak
- "Yeterince yüksek bahşiş almadığını hisseden taksi şoförü yolcuyu lanetledi"
- eşanlamlı:
- küfür
3. Wish harm upon
- Invoke evil upon
- "The bad witch cursed the child"
- synonym:
- curse ,
- beshrew ,
- damn ,
- bedamn ,
- anathemize ,
- anathemise ,
- imprecate ,
- maledict
3. Zarar görmek
- Kötülüğe başvurmak
- "Kötü cadı çocuğu lanetledi"
- eşanlamlı:
- küfür ,
- beshrew ,
- lanet etmek ,
- bezemek ,
- anatemize etmek ,
- anathemize etmek ,
- beddua etmek ,
- büyücü
4. Exclude from a church or a religious community
- "The gay priest was excommunicated when he married his partner"
- synonym:
- excommunicate ,
- unchurch ,
- curse
4. Bir kiliseden veya dini bir topluluktan hariç tutun
- "Eşcinsel rahip, eşiyle evlendiğinde aforoz edildi"
- eşanlamlı:
- aforoz etmek ,
- kuzeyli ,
- küfür
Examples of using
He knows how to curse in Chinese.
Çince nasıl küfür edileceğini bilir.
Don't curse or I'll wash your mouth out with soap.
Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
It's a curse.
Bu bir lanet.