Translation meaning & definition of the word "cultural" into Turkish language

adjective

1. Of or relating to the arts and manners that a group favors

• "Cultural events"

• "A person of broad cultural interests"

synonym:
• cultural

1. Bir grubun tercih ettiği sanat ve davranışlarla ilgili veya bunlarla ilgili

• "Kültürel olaylar"

• "Geniş kültürel ilgi alanlarına sahip bir kişi"

eşanlamlı:
• kültürel

2. Denoting or deriving from or distinctive of the ways of living built up by a group of people

• "Influenced by ethnic and cultural ties"- j.f.kennedy

• "Ethnic food"

synonym:
• cultural
,
• ethnic
,
• ethnical

2. Bir grup insan tarafından inşa edilen yaşam biçimlerini ifade etmek veya onlardan türetmek veya ayırt etmek

• "Etnik ve kültürel bağlardan etkilenmiştir" - j.f.kennedy

• "Etnik gıda"

eşanlamlı:
• kültürel
,
• etnik

3. Of or relating to the shared knowledge and values of a society

• "Cultural roots"

synonym:
• cultural

3. Bir toplumun paylaşılan bilgi ve değerleri ile ilgili veya ilgili

• "Kültürel kökler"

eşanlamlı:
• kültürel

4. Relating to the raising of plants or animals

• "A cultural variety"

synonym:
• cultural

4. Bitki veya hayvanların yetiştirilmesi ile ilgili

• "Kültürel bir çeşitlilik"

eşanlamlı:
• kültürel

Examples of using

It's a cultural thing.

Bu kültürel bir şey.

What cultural differences did the author find in working with Dutch and American students?

Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?

Everyone, as a member of society, has the right to social security and is entitled to realization, through national effort and international co-operation and in accordance with the organization and resources of each State, of the economic, social and cultural rights indispensable for his dignity and the free development of his personality.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.

He devoted himself to many cultural activities.

Kendini birçok kültürel etkinliklere adadı.

Our company supports several cultural events.

Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.

No cultural background is necessary to understand art.

Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.