Translation meaning & definition of the word "cry" into Turkish language
Türk diline "ağla" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Cry
[Ağlamak]noun
1. A loud utterance
- Often in protest or opposition
- "The speaker was interrupted by loud cries from the rear of the audience"
- synonym:
- cry ,
- outcry ,
- call ,
- yell ,
- shout ,
- vociferation
1. Yüksek sesle söylemek
- Genellikle protesto veya muhalefet
- "Konuşmacı, seyircinin arkasından gelen yüksek sesle çığlıklarla kesildi"
- eşanlamlı:
- ağlamak ,
- haykırış ,
- çağrı ,
- haykırmak ,
- meslek
2. A loud utterance of emotion (especially when inarticulate)
- "A cry of rage"
- "A yell of pain"
- synonym:
- cry ,
- yell
2. Yüksek sesle bir duygu ifadesi (özellikle anlaşılmazken)
- "Öfke çığlığı"
- "Acı çığlığı"
- eşanlamlı:
- ağlamak ,
- haykırmak
3. A slogan used to rally support for a cause
- "A cry to arms"
- "Our watchword will be `democracy'"
- synonym:
- war cry ,
- rallying cry ,
- battle cry ,
- cry ,
- watchword
3. Bir neden için destek toplamak için kullanılan bir slogan
- "Silaha ağlamak"
- "Gözlemcimiz `democracy' olacak'"
- eşanlamlı:
- savaş çığlığı ,
- ağlama ,
- ağlamak ,
- parola
4. A fit of weeping
- "Had a good cry"
- synonym:
- cry
4. Ağlamanın bir uyumu
- "Iyi ağladım"
- eşanlamlı:
- ağlamak
5. The characteristic utterance of an animal
- "Animal cries filled the night"
- synonym:
- cry
5. Bir hayvanın karakteristik ifadesi
- "Hayvan çığlıkları geceyi doldurdu"
- eşanlamlı:
- ağlamak
verb
1. Utter a sudden loud cry
- "She cried with pain when the doctor inserted the needle"
- "I yelled to her from the window but she couldn't hear me"
- synonym:
- shout ,
- shout out ,
- cry ,
- call ,
- yell ,
- scream ,
- holler ,
- hollo ,
- squall
1. Aniden yüksek sesle ağlayan
- "Doktor iğneyi taktığında acıyla ağladı"
- "Ona pencereden bağırdım ama beni duyamadı"
- eşanlamlı:
- haykırmak ,
- ağlamak ,
- çağrı ,
- çığlık ,
- seslenmek ,
- bağırmak ,
- kasırga
2. Shed tears because of sadness, rage, or pain
- "She cried bitterly when she heard the news of his death"
- "The girl in the wheelchair wept with frustration when she could not get up the stairs"
- synonym:
- cry ,
- weep
2. Üzüntü, öfke veya acı nedeniyle gözyaşı dökmek
- "Ölüm haberini duyduğunda acı bir şekilde ağladı"
- "Tekerlekli sandalyedeki kız merdivenlerden çıkamayınca hayal kırıklığıyla ağladı"
- eşanlamlı:
- ağlamak ,
- akıtmak
3. Utter aloud
- Often with surprise, horror, or joy
- "`i won!' he exclaimed"
- "`help!' she cried"
- "`i'm here,' the mother shouted when she saw her child looking lost"
- synonym:
- exclaim ,
- cry ,
- cry out ,
- outcry ,
- call out ,
- shout
3. Yüksek sesle söylemek
- Genellikle sürpriz, korku veya sevinçle
- "`you kazandım!' o bağırdı"
- "Yardım!' o ağladı"
- "Ben buradayım,' diye bağırdı annesi çocuğunu kaybolmuş gibi görünce"
- eşanlamlı:
- haykırmak ,
- ağlamak ,
- haykırış ,
- çağırmak
4. Proclaim or announce in public
- "Before we had newspapers, a town crier would cry the news"
- "He cried his merchandise in the market square"
- synonym:
- cry ,
- blazon out
4. Kamuoyunda ilan edin veya duyurun
- "Gazetelerimiz olmadan önce, bir kasaba kuryesi haberleri ağlardı"
- "Malını pazar meydanında ağlattı"
- eşanlamlı:
- ağlamak ,
- alevlenmek
5. Demand immediate action
- "This situation is crying for attention"
- synonym:
- cry
5. Derhal harekete geçilmesini talep edin
- "Bu durum dikkat çekmek için ağlıyor"
- eşanlamlı:
- ağlamak
6. Utter a characteristic sound
- "The cat was crying"
- synonym:
- cry
6. Karakteristik bir ses çıkar
- "Kedi ağlıyordu" dedi"
- eşanlamlı:
- ağlamak
7. Bring into a particular state by crying
- "The little boy cried himself to sleep"
- synonym:
- cry
7. Ağlayarak belirli bir duruma getirin
- "Küçük çocuk uyumak için ağladı"
- eşanlamlı:
- ağlamak