Translation meaning & definition of the word "crisp" into Turkish language
Türk diline "kriz" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Crisp
[Kırışık]/krɪsp/
noun
1. A thin crisp slice of potato fried in deep fat
- synonym:
- chip ,
- crisp ,
- potato chip ,
- Saratoga chip
1. Derin yağda kızartılmış ince gevrek bir patates dilimi
- eşanlamlı:
- çip ,
- kırışık ,
- patates cipsi ,
- Saratoga çipi
verb
1. Make wrinkles or creases on a smooth surface
- Make a pressed, folded or wrinkled line in
- "The dress got wrinkled"
- "Crease the paper like this to make a crane"
- synonym:
- wrinkle ,
- ruckle ,
- crease ,
- crinkle ,
- scrunch ,
- scrunch up ,
- crisp
1. Pürüzsüz bir yüzeyde kırışıklıklar veya kırışıklıklar yapın
- Preslenmiş, katlanmış veya buruşuk bir çizgi yapın
- "Giysi buruştu" dedi"
- "Kran yapmak için kağıdı bu şekilde artırın"
- eşanlamlı:
- kırışıklık ,
- buruşturmak ,
- kıvrım ,
- çatırdatmak ,
- kabartmak ,
- kırışık
2. Make brown and crisp by heating
- "Toast bread"
- "Crisp potatoes"
- synonym:
- crispen ,
- toast ,
- crisp
2. Isıtarak kahverengi ve gevrek yapın
- "Tost ekmeği"
- "Crisp patates"
- eşanlamlı:
- gevremek ,
- tost ,
- kırışık
adjective
1. (of something seen or heard) clearly defined
- "A sharp photographic image"
- "The sharp crack of a twig"
- "The crisp snap of dry leaves underfoot"
- synonym:
- crisp ,
- sharp
1. (görülen veya duyulan bir şeyin) açıkça tanımlanmıştır
- "Keskin bir fotoğraf görüntüsü"
- "Bir dalın keskin çatlağı"
- "Ayak altında kuru yaprakların gevrek çıtırtı"
- eşanlamlı:
- kırışık ,
- keskin
2. Tender and brittle
- "Crisp potato chips"
- synonym:
- crisp ,
- crispy
2. Hassas ve kırılgan
- "Hızlı patates cipsi"
- eşanlamlı:
- kırışık
3. Pleasantly cold and invigorating
- "Crisp clear nights and frosty mornings"
- "A nipping wind"
- "A nippy fall day"
- "Snappy weather"
- synonym:
- crisp ,
- frosty ,
- nipping ,
- nippy ,
- snappy
3. Hoş soğuk ve canlandırıcı
- "Berrak geceler ve soğuk sabahlar" deyin"
- "Kıç rüzgar" gibi"
- "Nippy sonbahar günü"
- "Hava çok karışık"
- eşanlamlı:
- kırışık ,
- buzlu ,
- ısırıcı ,
- çevik ,
- huysuz
4. Pleasingly firm and fresh
- "Crisp lettuce"
- synonym:
- crisp
4. Hoş, sağlam ve taze
- "Kriz marul"
- eşanlamlı:
- kırışık
5. (of hair) in small tight curls
- synonym:
- crisp ,
- frizzly ,
- frizzy ,
- kinky ,
- nappy
5. (saç) küçük sıkı bukleler
- eşanlamlı:
- kırışık ,
- kıvırcık ,
- karışık ,
- tüylü
6. Brief and to the point
- Effectively cut short
- "A crisp retort"
- "A response so curt as to be almost rude"
- "The laconic reply
- `yes'"
- "Short and terse and easy to understand"
- synonym:
- crisp ,
- curt ,
- laconic ,
- terse
6. Kısa ve konuya
- Etkili bir şekilde kısa kes
- "Kıvrımlı bir imbik"
- "Neredeyse kaba olacak kadar sert bir cevap"
- "Lakonik cevap" dır
- `yez'"
- "Kısa ve özlü ve anlaşılması kolay"
- eşanlamlı:
- kırışık ,
- kısa ,
- özlü